BİR ZAMANIN EFELERİ
BİR ZAMANIN EFELERİ
Günümüzde Türk
futbolu denlince akla gelen ilk takımlar, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve
Trabzonspor siz de kabul ederseniz. Çünkü en çok şampiyonluk onlarda. Yazılı ve
görsel basında da sadece konuşulan takımlar bunlar. Lakin 1960-1970 seneleri
arasında, İstanbul kadar İzmir takımları da söz sahibiydi Türk futbolunda.
Hatta Avrupa kupaları denince, ilk önce bahsedilen takımlar Egenin incisi
üzerindeydi. Gelin beraber hatırlayalım…
Türkiye
Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar 16 Ocak 1914 yılında kurdu Büyük
Altay’ı. Selim Sırrı Tarcan’ın da kulübün
kurulmasında büyük payı vardır. Çünkü o dönemlerde, muhafazakârlar futbola hiç
sıcak bakmazdı. Selim bey modern beden eğitiminin öncüsü olarak tanınır. İzmir’e
gelip 1919 yılında salon açmak istedi ama bahsettiğim ‘’Sarıklılar’’ engel
olmaya kalktı. Tarcan’ı yıldıramadılar ve gençlere aşıladığı spor aşkı
sayesinde şartlar olgunlaştı.
Deplasman tabirini
Türk futboluna yaşatan ilk takımdır Altay. Profesyonel lig olmasa da 15 kere
İzmir şampiyonluğu yaşayarak, bu alanda adından çok söz ettirmiştir. Bir
sonraki paragraflarda değineceğim üzere, Altınordu ve Göztepe kulübü, Altay
bünyesinden kurulmuştur. Günümüzdeki UEFA kupasının eski adı, fuar şehirleri
kupasıydı. Bu kulvarda ülkemizi temsil eden ilk Türk takımıdır. Günümüzdeki üç
büyüklere kafa tutan ilk takımdır Altay. Bu takımların sürekli ilk üç sırada
bitirmesi durumunu ilk bozan da o üç takım dışında Türkiye kupasını diğer
takımlardan önce kazanan da kendileri olmuştur.
Gelelim bugün alt
yapısıyla övündüğümüz Altınordu takımına. Birçok kurucusu vardır.
Kulübün kurucuları Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı), Ahmet Şerafettin Bey, Kemal
Kamil Bey (Aktaş), Edip Berkant Bey, Eczacı Sermet Bey, Numanzade Ali Rıza Bey,
Muallim Mehmet Rıza Bey, Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey, Katip Selami Bey,
Cerrah Necipzade Ali Bey ve Eczacı Rıza Bey. Yalnız asıl kurucusu, Süleyman
Ferit Bey’dir. Altınordu isminin fikir babası olması dolayısıyla, kurucu başkan
olarak kabul edilir. İstanbul’da da aynı isimde başka bir kulüp olmasına rağmen
bir sakınca görülmedi ve 26 Aralık 1923 yılında resmen kuruldu. İlk başarısını
da Şifa Eczanesi Kupası adındaki organizasyonu Altınordu, 2-1'lik skorla
kazandı.
İzmir liginde 6
şampiyonluğu olan Altınordu’nun mazisinde çok başarıdan bahsedemeyiz. Lakin 8
Ağustos 2012 tarihinde şirketleşme gerçekleştikten sonra, maddi manevi olumlu
yatırımlarla adından söz ettirmeyi başardı. Günümüzde hâlâ tamamen yerli
futbolcular ile sahaya çıkan köklü kulübümüz, çoğu kez 1. ligde play off
mücadelesine yaklaşmasına rağmen süper lig mücadelesi veremedi ve 1970 yılından
beri buraya uzak. Umarım ‘’İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu’’ mottosunda,
yeni cevherleri Türk futboluna kazandırmaya devam ederler.
İzmir’de en son
kurulan kulüp Bucaspor’dur. En baştan günümüze kadar belediye üzerinden
idare edildiğini söyleyebilirim. 1928 yılında o zamanın belediye sorumlusu
Muzaffer Ersezgin ilk başkanı olmuştur. Bucaspor lig performansı olarak
tarihine çok fazla başarı katamadı maalesef. Şu an Altınordu başkanlığı yapan
Mehmet Seyit Özkan’ın burada profesyonel şube sorumluluğu yaptığı zamanda,
Edremitspor’u deplasmanda 1-0 yenerek, tarihinde ilk kez 2. Lig’e çıktı. Bu
ligde Erkan Velioğlu’nun teknik direktörlüğünde ilk beş maçını kazanarak adından
fırtına diye söz edilmiştir. İleri senelerde yükselerek, küme düşmeden birkaç
kez play off oynayıp süper lig ile tanışamadı öncelerde…
Tesisleşme anlamında
Cemil Şeboy’un büyük katkıları olmuştur. Akıllara ilk gelen, Buca Futbol
Akademisi’nin hayata geçirilmesidir. Bana göre en büyük iş, Buca Arena stadını
yaptırmasıdır. Fırtına hala 8.000 kişilik stadyumda karşılaşmalarını
oynamaktadır. Lig anlamında en başarılı dönemleri, Şeref Üstündağ başkanlığında
başlamıştır. 2008/2009 sezonu TFF 2. Lig 2. Grupta, 45 puanla şampiyon olarak
1. lige yükseldiler. Ardından Dr. Mehmet Bektur
başkanlığında Bank Asya 1. Lig’e çıktığı
ilk yılda, ikinci bitirerek tarihinde ilk kez adını Spor-Toto Süper
Ligi’ne yazdırmayı başarmıştır. Ne yazık ki süper ligde tutunamadılar. Lig
tarihi açısından kırılma anı 2012-2013 sezonudur. Sezon boyunca inişli çıkışlı
grafik sergileyerek play off oynama başarısı gösterdiler. Final öncesi
Konyaspor ile eşleşen Bucaspor deplasmanda ilk maçı 0-1 kazanıp avantajlı skoru
evinde kullanamadı ve 1-2 yenilerek süper ligin kapısından döndü. O gün
bu gündür düşüşleri sürüyor. Türkiye kupasında belli dereceler yapan sarı
lacivertliler, en büyük başarısını 2017/2018 sezonunda son 16 turuna kalarak
gerçekleştirmiştir. Galatasaray karşısında tutunamayıp iki maçı da 3-0 skorla
kaybedip elenmiştir. Bu sıralar 3. ligde mücadele etmeye devam etmektedirler.
İzmirspor da mazisi olan bir kulüptür ama başarı anlamında çok söz
edilecek icraatı bulunmamaktadır. Onları anmadan geçmek olmaz. Çünkü Türk
futboluna, Metin Oktay gibi unutulmayacak bir efsane kazandırmışlardır. Sadece
bu durum bile, İzmirspor’u konuşmak için yeterli benim nezdimde.
Karşıyaka
spor kulübü olarak en başarılı İzmir takımı
desek yanlış olmaz sanırım. Sadece futbol değil, basketbolda istikrarlı
başarısı, şampiyonluk, Avrupa mücadeleleri ve dereceleri ile ülkede adını
andıran kulübümüzdür.
Kaf-Kaf-Kaf,
Sin-Sin-Sin, Kaf-Sin-Kaf-Sin-Kaf tezahüratıyla akıllara kazınmıştır köklü İzmir
temsilcisi. Bu tezahüratın mucidi, Bankacı Cemal Ahmet olarak bilinir. Kuruluş
yılı 1 Kasım 1912 olarak kabul edilir. Lakin kendilerini 35/5 diyerek İzmir’den
ayırırlar. 1920’li yıllarda tenis şubesine bile sahiptiler ve hala yürürlüktedir.
1926 yılında İzmir şampiyonluğu yaşadılar. 1963 sezonundan beri sürekli süper
lig, 1. Lig ve 2. Lig arası mekik dokuyan yeşil kırmızılı futbol takımı, 1996
yılından sonra bir türlü süper lige tekrar geri dönememiştir. Birazdan konu
edineceğim Göztepe ile birbirlerine yıllardır çetin rakip olmuşlardır. Hatta
1980 yılında Karşıyaka-Göztepe maçını 80.000 seyirci izlemiş, Türkiye’de ve
dünyada 2. lig seyirci rekoru kırılmıştır. 2015 yılından beri daha alt liglerde boy
göstermektedirler.
Futboldan ziyade
Karşıyaka adından basketbolda sık sık söz ettirir. Pınar Karşıyaka adında
Tahincioğlu Basketbol süper liginde başarılı maçlar çıkarmaya devam ediyorlar.
Ufuk Sarıca önderliğinde kazanılan şampiyonluk, branşın en gurur verici
başarısıdır. Avrupa kupalarında yaptıkları dereceler de akıllarda yer edinir.
FIBA Eurochallenge Kupası 2012-2013 sezonunda, Karşıyaka Spor Salonu'ndaki
dörtlü finalde, Pınar Karşıyaka finalde Rus ekibi Krasnye Krylia'ya yenilerek
2'nciliği elde etmişti. Çarşı grubunun medarı iftiharı, voleybol, yüzme,
yelken, motosiklet, bowling ve bilardo branşlarında da boy göstermektedir.
Gelelim Göztepe
kulübümüze. 14 Haziran 1925 tarihinde Altay’dan ayrılarak kuruldu diye
bahsetmiştim en başta. En başarılı kulüpler arasında yukarılarda yer alır.
Üzerine ilk resmi maçını 28/08/1925 tarihinde Altay ile oynar ve maçtan 1-0
galip ayrılırlar. Mahalli lig zamanlarında dönemin Valisi Fazlı Güleç’in
emriyle İzmirspor ve Egespor ile birleşir. Bu birleşim 1937 yılında Doğanspor
adını ortaya çıkarır ve Ege kupası şampiyonu başarısına imza atar. Bir sezon sonra aynı isimle Mahalli lig
şampiyonluğu da gelir. Ardından yapılan kongrede Doğanspor ismi tekrar Göztepe
olarak belirlenir. Göztepe bu kongrenin ardından üst üste üç sene Mahalli lig
şampiyonluğu yaşar. İlk ulusal lig şampiyonluğunu 1949/1950 sezonunda tadar. 1959
yılında kurulan profesyonel futbol ligine, Altınordu ile oynadığı derbiyi 1-0
kazanarak katılmaya hak kazanırlar.
Kulübün geçmişine iki
ismin büyük faydası dokunmuştur. Göztepe alt yapısını kuran Abbas Çamayar ve
Göztepe’nin tüm ülkede şanını yaratan teknik direktör Adnan Süvari. Avrupa fuar
şehirleri kupası yani günümüzün UEFA kupasında, 1967-1968 sezonu çeyrek final,
1968-1969 sezonu yarı final, 1969-1970 sezonunda da çeyrek final yaptı sarı
kırmızılılar. O zaman ülkede İstanbul takımları değil en çok Göztepe
konuşuluyordu işte! 1968/1969 sezonunda Galatasaray ve 1969/1970 sezonunda
Eskişehirspor’u mağlup edip Türkiye kupasını kazandılar. Daha önce Altay’a aynı
kupayı yazı tura sonucu kaybettiler. Türkiye kupasını kazandığı senelerde
Cumhurbaşkanlığı kupasında Galatasaray ve Fenerbahçe’ye boyun eğmişlerdir.
Yakın tarihte 2007
yılında kadar alt liglerde inişli çıkışlı grafik sergileyen köklü kulüp, Mehmet
Sepil ile üst lig harekâtına geçmiş ve şu an süper ligde kalıcı olma çabası
içerisindedir. Taraftar grubu yalı, iç saha dış saha demeden takımının başarısı
için ter dökerken, şu sıralar Gürsel Aksel Spor ve Sağlıklı Yaşam Merkezi adını
alacak yeni stadına kavuşmak için gün sayıyor.
Keşke bu köklü
kulüpler, en başarılı oldukları zamandan günümüze kadar potansiyeline uygun
yönetilseydi de adlarından geçmişteki gibi sıkça söz ettirseydiler. Şu sıralar mazilerini
arayanlar bir hayli fazla. Bu dizelerde bilenlere hatırlatmak bilmeyenlere
anlatmak istedim. Umarım keyifle okumuşsunuzdur.
Yorum Yap