13 MAYIS 2001 DİYARBAKIRSPOR-ALTAY MAÇI
13 MAYIS 2001 DİYARBAKIRSPOR-ALTAY
MAÇI
Emirhan MUTLU
24 Kasım’da oynanması planlanan River Plate- Boca Juniors
maçının çıkan olaylar sonrasında önce iki kez bir saat sonraya, ardından ertesi
güne, ardından da belirsiz bir tarihe ertelenmesi sosyal medyada ve spor
medyasında geniş yankı buldu. Superclasico
olarak adlandırılan bu iki takım arasındaki maçlarda sık sık bu tip manzaralara
şahit olunsa da bu sefer yaşananlar ciddi boyutlara ulaştı. Boca Juniors
futbolcularının biber gazından etkilenmesi ve cam kesikleri yüzünden
yaralanmaları maçın tatil edilmesini gerektiriyordu ve nitekim de öyle oldu.
Herkes “Alt tarafı bir spor, insan hayatından değerli mi?” diye düşünmüştür
elbette, ertelenmesi bu nedenle normal karşılanmıştır. Ancak yakın tarihimizde
bu maçı aratmayacak olayların yaşandığı, üstelik tatil de edilmeyen bir maç
oynandı: 13 Mayıs 2001 tarihindeki Diyarbakırspor-Altay maçı.
İkinci Futbol Ligi Yükselme Grubu’nda sondan bir önceki
haftaya girilirken lider Göztepe beşinci sıradaki İstanbul Büyükşehir
Belediyespor ile, ikinci sıradaki Altay ise üçüncü Diyarbakırspor ile
oynayacaktı. TRT, Altay ile Diyarbakırspor arasındaki maçı en önemli maç olarak
görüp yayınlamak istese de TFF’nin isteği nedeniyle yayınlayamadı çünkü
yayınlanacak maçlara TFF karar veriyordu ve federasyon Göztepe-İBB maçının
yayınlanmasını istemişti.
Diyarbakırspor’un 3-1 galip tamamladığı maç birçok
ilginçliğe sahne oldu. Hiçbir basın mensubunun kamerasıyla stada sokulmadığı,
hatta bazı basın mensuplarının bir odaya kilitlendiği maça ait yalnızca Altay
kulüp doktoru Levent Köstem’in kendi amatör kamerası ile çektiği görüntüler
var. Hatta iki gazetecinin emniyet güçlerinin gözü önünde sivil kişiler
tarafından dövüldüğü iddiası belli tanıklar tarafından doğrulanmıştır. Ayrıca
şeref tribününde yer alan TRT kamerasının önüne de Diyarbakırspor bayrağı
asılarak görüntü alması engellendi.
Saha içinde yaşananlara dair iddialar ise akıl alacak
gibi değil. Isınmak için sahaya çıkan Altaylı futbolcuların üzerine maytap vb.
patlayıcı maddelerin; taş, cam bilye gibi yaralayıcı cisimlerin fırlatıldığı,
bunun üzerine de Altaylı futbolcuların soyunma odasına geri döndüğü söyleniyor.
Bundan sonra soyunma odasına mazot dökülmesi ve jeneratörün egzoz gazının
soyunma odasının havalandırmasından içeri verilmesi nedeniyle Altaylı
futbolcular sahaya çıkmak zorunda kaldığı belirtiliyor. Bunların yanı sıra,
Diyarbakırsporlu oyuncuların maçtan önce aralarında rakibin kaburgasına vurup
nefessiz bırakmak üzerine taktik(!) konuşmalar yaptığı da gazetelere
yansıyanlar arasında. Diyarbakırspor’un kırmızı kart cezalısı olduğu için
oynayamayan futbolcusu Erkan Avseren maç boyu kale arkasında bulundu ve Altay
hücum ederken sahaya top bile fırlatmış! Bu şartlar altında oynanan bir maçta
hakemin nasıl bir yönetim sergileyeceği de okurların takdirine kalmış bir
durum.
İki takımın da hem futbolcuları hem teknik ekibi hem de
yöneticileri arasında tanıdığımız isimler var. Fenerbahçe ve Beşiktaş kalesini
bir dönem korumuş olan Murat Şahin ve bir dönem Fenerbahçe forması giymiş
Kemalettin Şentürk bu maçta Diyarbakırspor forması giydiler. Galatasaray’da
yıllarca forma giymiş ve şampiyonluklar yaşamış Necati Ateş ve Trabzonspor’da
uzun yıllar forma giymiş Mehmet Yılmaz da Altay formasıyla bu maçta sahada yer
almıştır. Diyarbakırspor’da teknik direktör pozisyonunda Güvenç Kurtar,
Altay’da ise Rıdvan Dilmen yine tanıdığımız isimler arasındadır. Daha sonra
Genelkurmay Başkanı olacak Yaşar Büyükanıt Diyarbakırspor, TFF başkanı olacak
Mahmut Özgener ise Altay yönetim kurulunda tanıdığımız isimler olarak karşımıza
çıkıyor.
Konu hakkında Diyarbakırspor cephesinin yorumları
genellikle “olayın fazla abartıldığı, bir iki maytap ve küfürden başka bir şey
olmadığı” yönünde olsa da ulusal basında yazılanlar tam tersini söylüyordu.
1999 yılına kadar beş yıl Diyarbakırspor başkanlığı yapan Mehmet İpek, olaylara
dair şunları söylüyordu “…Ulusal basında yazılanlar doğrudur. Bunları tekrar
tekrar anlatmanın gereği yok. Altay camiası da Diyarbakırlıların böyle bir şey
yapmayacağını iyi bilir. Biz kardeşiz.[1]”
Bu duruma neden müsaade edildiği konusu aslında açık olan
ama dillendirilmek istenmeyen konulardan biri. Öncelikle, hain bir suikasta
kurban gittiği 24 Ocak 2001 tarihine kadar takımın görünmeyen başkanı konumunda
bulunan ve Diyarbakır halkının çok sevdiği Gaffar Okkan’ın şehit edilişinin
bölge halkı üzerindeki etkisi böyle bir olayla bastırılmak, hatta bir
kahramanlık senaryosuna dönüştürülmek istenmiştir. Nitekim o sezon Süper Lig’e
çıkan takımın başkanı Adnan Öktüren bu başarıyı Gaffar Okkan’a armağan ettiklerini
söylemiştir[2].
İkinci sebep, o dönemki popüler adıyla Güneydoğu sorununda yerli halkı futbol
aracılığıyla oyalama ve örgütten uzak tutma düşüncesi. Diyarbakırlı gazeteci
Kadir Konuksever ve gazeteci-yazar Tanıl Bora da olaylara bu sebepten izin verildiğine
dair söylemlerde bulunmuşlardır[3]. Ayrıca, gazeteci Faruk
Arhan’ın yazdığına göre 10 Eylül 1999 tarihinde Ankara’da Yaşar Büyükanıt ile
görüşen Diyarbakırspor başkanı Adnan Öktüren, Diyarbakırspor’un mutlaka 1.
Lig’e çıkması gerektiğini, aksi takdirde PKK’nın bölgede çok güçleneceğini
söyleyerek Büyükanıt’tan destek istemişti[4]. Bu iddia da olaylara
neden göz yumulduğuna dair bir sebep olarak görülebilir. Son sebep ise yakın
zamana kadar hala konuşula gelmiş konulardan biri olan Süper Lig’de bir Doğu-Güneydoğu
takımının bulunmuyor oluşu. Dönemin Fırat Üniversitesi Rektörü Eyüp İsbir “Doğu
ve Güneydoğu’daki 2. ve 3. Lig takımlarının düşmemeleri için karar alınmalı,
ayrıca bölgeden bir ya da iki takım doğrudan 1. Lig’e çıkarılmalı”[5] diyerek o dönemde yaygın
olan bu düşünceyi dile getirmiştir.
Kazanan takımın Süper Lig’e çıktığı için, mağlup olan
takımın ise en azından hayatta olduğu için sevindiği bu karşılaşma, yakın
tarihimizin hatırlanmayan olaylarından biri olduğu için olaylı Superclasico
bize hayret verici bir olay gibi gelmiştir, ancak sivil veya üniformalı,
yönetici veya vatandaş fark etmeksizin herkesin bir ucundan tuttuğu bu maç da
Superclasico’yu aratmayacak kadar olaylı, sporculara, yöneticilere, teknik
ekibe ve basın mensuplarına şiddetin had safhada olduğu bir maç olarak
hafızalarda yer etmeli ve unutulmamalıdır.
KAYNAKÇA
Toklucu, Murat. (2001). Taraftarın Senle. İstanbul: İletişim
Yayınları
Arhan, Faruk. (2008). Büyükanıt’ın Diyarbakırspor Sevgisi.
Biamag Spor. (12 Ocak 2008): https://m.bianet.org/biamag/spor/104124-buyukanit-in-diyarbakirspor-aski
Bu
Zafer Okkan’ın. (2001). Milliyet Gazetesi: http://www.milliyet.com.tr/2001/05/22/spor/spo05.html
http://www.tff.org/Default.aspx?pageID=29&macId=24217
Yorum Yap