GÖKHAN ASLAN RÖPORTAJI
GÖKHAN ASLAN RÖPORTAJI
1-Gökhan
Arslan kimdir?
5 Şubat 1976 Erzincan doğumluyum. İlkokul ve
lise dönemini Erzincan’da geçirmiş, 1992 yılında Erzincan büyük depreminden
hemen sonra 16 yaşında Almanya’ya geldim. Türkiye’de bulunduğum süre içerisinde
tamirhanede çalıştım ve meslek lisesini okudum. Daha sonra da Almanya’ya göç
ettim. Ailenin 4 kardeşten 2. büyüğüyüm ve benden büyük bir abim , 2 küçük kız
kardeşim var. Annem ve babam şükürler olsun ki hayattalar ve Türkiye’de
yaşıyorlar. Bende 5 Mayıs 1992
tarihinden bu yana Stuttgart’ta bulunmaktayım.
2-Kickbox
hayatınıza nasıl girdi?
2000
yılının 9. Ayında biraz da yaşadığım olaylardan dolayı stres atmak için 24
yaşında kum torbası olan bi okulda antremanlara başladım. Ilk maçıma ise 2000
yılının sonunda yedek sporcu olarak çıktım. Maçımı yendikten sonra bu işin bana
göre olduğunu söylediler ve böylelikle
Kickbox hayatıma girmiş oldu. Ilk zamanlarda her sporcu gibi hem çalışıyor
hemde antreman yapıyordum. Belli bir seviyeye gelince belli bir kariyere sahip
olunca tabii ki işi bırakmak zorunda kaldım. Hayatım sadece spor oldu. Bu
konuda en çok eşimden destek aldım. Böylelikle Kickbox aslında hayatıma girmiş
olmadı bütün hayatımı sardı diyebilirim. Ailemden sonra ki hayatım Kickbox
oldu. Daha sonra ekmek kapım oldu , okullarımda verdiğim eğitimler ile işim bu
oldu.
3-İlk
profesyonel maçınıza ne zaman çıktınız ve neler hissettiniz?
2000 yılının aralık ayında çıktım , hiç
unutmam o zamanlar Dünya Kickbox
şampiyonumuz Cezmi Karaman vardı Berlin’den bir Yunan’a karşı dövüşüyordu bende
ilk kez orada maça çıktım, çok heyecanlıydım kalabalık seyircinin önündeydi
maçım Stuttgart’ta. Atmosferin vermiş olduğu heyecan , üzerine sizde ki
acemilik , bilgisizlik. Gerçekten çok zor bir durummuş , izlemek gibi kolay
değilmiş . Tek başınıza ringte olmak ışıkların üzerinize vurması beni çok
zorladı. Ilk maçımıda nakavt ile kazanmak nasip oldu, Böylelikle Kickbox yolu
açıldı.
4-Dünya
şampiyonluğunuzdan ve şampiyonluk yolunda çektiniz sıkıntılardan bize
bahsedermisiniz?
O
zamanlar lojistik bir firmada iyi bir konumdaydım, iyi gelirim vardı
sebepten dolayı maddi olarak pek zorlanmadım. Fizik durumumdan dolayıda büyük
bir giyim firması sponsorum olmuştu. Herşey çok iyiydi , çok büyük sıkıntılar
çektim dersem yalan olur. Maç alma konusunda sıkıntılar çektim tabii ki , maddi
olarak değil ama manevi olarak büyük sıkıntılar çektim. Belli şartlarda
maçların verilmemesi , yapılan ırkçı davranışlar , Almanya’da yaşadığımız için
Milli takıma alınmamak gibi. Bu sıkıntıları halen çekiyoruz maalesef. Türk
gençlerine çok önem veriyor, çok uğraşıyorum sırf Milli takıma kazandırmak için
6 yıldır ağır bir mücadele veriyorum ancak halen istediğim noktaya gelmedi.
Diplomatik görüşmeler yaptım , Spor
Bakanıyla görüştüm ancak işlemler biraz uzun sürüyor sanırım.
5- Çok
zorlandığınız bir maç oldumu?
2010 yılında hayalimde ki kemer maçına çıktım
kendi seyircimin önünde Stuttgart’ta. O döneme kadar öyle büyük bir tecrübe
kazanmamıştım çünkü maç 12 raund sürdü. Daha önceki maçlarım hep erken biterdi. 12 raundluk kemer maçıydı … inanılmazdı. Rakip
çok güçlüydü. Kendisi Dünya Şampiyonuydu. Ilk raundta çok sert bir darbeyle
indirdim ve maça devam etmeyeceğini düşündüm. Ne hikmetse adam ayağa kalktı ve
maça çok iyi bir şekilde devam etti. 4. Raundta çok ama çok ağır bir şekilde
yere indirdi ben hakemin sayı saymasına uyandım. Sadece hakemin ağzından 4..5
diye saydığını duyuyorum. Ben hakeme döndüm ve ayağa kalktım ama gerçekten
herşey dönüyordu gözümde. Hakemin devam kararından sonra rakip hemen saldırdı,
ben o 4. Raundtun nasıl geçtiğini hiç bilmiyorum. Son 30 saniye bana 30 yıl
gibi geldi. Köşeye gelip oturduğum zaman kendime geldim ama ayaklarım
tutmuyordu , şükürler olsun o 1 dakika içerisinde kendimi toparlamayı başardım.
5. Raundta aynısını ben ona yaptım çok fena şekilde indirdim ama yine kalktı,
6. Raundtta yine öyle 7,8,9 her raundtta
ağır darbeler almasına rağmen kendisi kısa süre içerisinde toparlayıp devam
etti. Çok iyiydi çok güçlüydü. En sonunda kazandım tabii ki ancak 3 hafta
boyunca o maçın ağrılarını hissettim vucüdumda. Dünyanın en büyük kemerini
kazandım o gün. Benim için yeri çok ama çok farklı. Bu yüzden de benim için en
ağır maç benim için buydu.
6- Dört
kez Dünya Şampiyonu oldunuz ve altın kemeri taktınız. Duygularınızdan bahseder
misiniz?
Aslında 4’ten fazlası var ancak 4 Federasyonun
4 farklı kemeri 76 kg da bende. Bunları en az 1 kez de korumak için
çıkmışımdır. Ben aslında yukarda da bahsettiğim gibi bu yola girdiğimde
buralara geleceğimi hiç tahmin etmemiş, hayalini bile kurmamıştım. Anladım ki
emek verince oluyormuş. Kendimle gurur duyuyorum dersem kesinlikle yanlış
olmaz. Ben bu işe hiçbir şekilde alt yapı olmadan başladım. Başladığım da anne
baba hiç kimse yoktu. Çok genç yaşta evlenmiştim. Bu konuda eşimin desteği çok
büyük tabii ki. Aslında kimsesiz olarak büyüdük diyebilirim. Bu şekilde
buralara gelmek mükemmel bir şey , eşimle oturup bu konuyu çok konuşmuşuzdur
nereden nereye diye. Gittiğim yerlerde insanların göstermiş oldukları ilgi ve
alaka çok güzel. Bunların çok büyük manevi getirisi oldu , büyük derneklerde ve
stk’larda vermiş olduğum konferanslar , Almanya başbakanı ve Cumhurbaşkanı
tarafından hayat filmime verilen ödüller çok etkiledi. Kimse bunları kibir ve
gösteriş diye algılamasın. Benim anlatmak istediğim , ben yapabiliyorsam siz daha iyisini yapabilirsinizdir. Kendi
çocuklarımda olmak üzere yeni nesil inşallah daha iyilerini yapacaklar ve
bizleri daha çok mutlu edeceklerdir.
7-
Yenemem dediğiniz bir rakibiniz oldumu?
Yenemem demim ama bu maç çok tehlikeli
dediğim maç oldu. Nedenini bilmiyorum ama yaş pskolojisinden olabilir çünkü en
yaşlı Kickbox’cuydum o zamanlar. 38 yaşındaydım ve rakip neredeyse 10 yaş daha
gençti. Tam en güçlü ve en parlak dönemindeydi. Benim de son kemer maçımdı.
Zorlanacağımın kesinlikle farkındaydım hatta herşeyin ters olabileceğini de
düşünüyordum. Pskolojik olarak en zorlandığım , korktuğum maçtı bu. Çok büyük
bi maç oldu 5. Raundtta maçı aldım tabii. Tarihe geçen maçlarımdan birtanesiydi
diyebilirim. Rakibimle halen görüşüyoruz ailece, kendisi hırvatistanlı.
8-
Gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Gençlerimizin kendi becerilerini ön plana
çıkarmalarını isterim öncelikle. Birşeye odaklanıp ben sadece bunu yapacağım
demesinler. Belki de biri çok bir müzisyen , belkide kimisi çok iyi şiir
yazabilir, basketbol oynayabilir illa
Kickbox yapacak diye birşey yok. Diyeceğim o ki gençlerimize nerede iyiseniz
onu yapın. Ama en başta okul. Okullarına devam etsinler lütfen. Okul olmadan
istediğiniz kadar iyi sporcu olun bir yere gelemezsiniz. Belki beni
yadırgayacaksınız evet ben lise mezunuydum ama çok sıkılmıştım o durumdan,
konferans vermeye başladıktan sonra 35 yaşında yüksek lisansımı yaptım. Okul
haricinde gençler kendilerine paralel bir şekilde spor veya kültürel birşeyle uğraşmaları lazım.
Bulunduğumuz ülkede de imkanlar geniş bu konuda. Bu yüzden bunu değerlendirmek
lazım. Disiplin en önemli faktör. Her ne kadar Almanya’nın bir parçası olsakta
yeri geldiğinde kabullenmiyoruz insanlar tarafından. Güçlü ve iş veren olmamız
lazım. Ben yeni nesilde umut görüyorum. Illaki istisnalarımız var ancak adı
üzerinde.
9-
Sporda Manşet Dergisi hakkında neler söylemek istersiniz?
2 kez okuma şansım oldu. Bulunduğumuz
bölgeden de kaynaklanıyor tabii. Gördüğüm kadarıyla gençlerimizin başarılarını
sık sık yazan paylaşan çok değerli sporcu arkadaşlarımızın başarılarını
paylaşan çok değerli insanlar barındıran bir dergi. Bizim de böyle dergilere
ihtiyacımız var. Işini en iyi yapan dergilerden birtanesi. Benim gibi
Almanya’da olup bu tür röportajlar yapabileceğimiz genç kardeşlerimiz var
onlarında başarılarını en kısa sürede yayınlayacağınıza inanıyorum. Onların da
kariyerlerini yayınlayıp motivasyon vereceğinize inanıyorum. Bunu şimdiye kadar
en iyi şekilde yaptığınızı biliyorum ve dahada iyi yapacağınızdan eminim. Evet
Türkiye’de birçok dergiye röportaj verdim ancak Almanya’da röportaj yaptığım
tek dergi Sporda Manşet Dergisi oldu. Bu sebepten dolayı başta Ümit Bayman
kardeşime ve emek veren herkese çok teşekkür ediyorum. Bu işe emek veren gönül
veren ter döken , gerçekleri yazan , sporcu kardeşlerimizin başarılarını kaleme
alan insanlar oldukları için tebrik ediyorum. İnşallah Avrupa’nın her yerinde
okunan bir dergi olur. Başarılar diliyor selamlarımı iletiyorum.
Sporda Manşet Dergisi 62. Sayı
Yorum Yap