SPORDA SOSYAL KİMLİK

 



SPORDA SOSYAL KİMLİK

 

Sosyoloji içerisinde çok sayıda kimlik görüşü vardır. Bazılarının, bir grubun veya kolektifin fikirlerini, inancını ve uygulamalarını temsil ettiği kavramın, kültürel veya kolektif bir kimliği olduğudur. Bu kimlik görüşü çoğu zaman etnik kimlikle ilgili çalışmalarda görülür, ancak kimliği tam olarak tanımlamamıştır. Bu görüş, davranış, motivasyon ve etkileşimdeki bireysel değişkenliği inceleme yeteneğinden de yoksundur.

 

İlk kez Erikson tarafından belirgin şekilde ortaya konulan kimlik kavramı, “sürdürülen bir içsel ayrılık ve bir tür temel karakterin başkalarıyla sürekli paylaşılması” olarak tanımlanmıştır. Bir başka tanımıyla kimlik,  kişinin kim olduğunu bilme ve kendini tanımlama meselesidir. Günlük yaşamda bireyler, hem kendileri hem de başkaları tarafından kimlikleri ile tanımlanmaktadırlar. Sosyal kimlik ise; kişinin bir sosyal kategori veya gruba ait olduğu bilgisidir. Gruplara aidiyet üzerine ifade edilen sosyal kimlik, bireylerin grup ve topluluklara yüklediği anlam ve bağlarının kendilerini tanımlamada ne tür etkileri olduğunun anlaşılmasını sağlar. Sosyal kimlik, gruplar arası ilişkilerde sergilenen ve işlevsel bir değere sahip bir rol olarak da kavramsallaştırılabilir.

 

Günümüzde kimlik, sosyal kimlik teorisi ve sosyal kimlik yaklaşımından elde edilen görüşlerin, nispeten yakın zamana kadar, spor alanında büyük ölçüde göz ardı edildiği görülmektedir. Bu kapsam doğrultusunda spor alanındaki araştırmacılara, sosyal psikoloji alanındaki gruplarla ilgili çalışmalarda, baskın bir yaklaşım haline gelen ve farklı bir bakış açısı için bir referans sunmak gerektiği ön plana çıkmaktadır.

 

Sosyal kimliğin temel prensibi, grup üyeliğinin diğer sosyal gruplardan olumlu bir farklılık arzusuyla motive olması ve grup üyelerinin bunu başarmak için grup içi ayrımcılık ve grup yanlılığı göstermeleridir. Örnek olarak, bir gruba ait taraftarların rakip takım taraftarlarıyla aynı ortamda bir araya geldiklerinde mensubu oldukları takımın çıkarları doğrultusunda hareket etmeleri ve hatta rakip takım taraftarlarına karşı istenmeyen davranışlarda bulunabilmeleri gösterilebilir. Oysaki spor bireylere ve topluluklara ortak referans noktaları sağlar ve birçok insanın ihtiyaç duyduğu dayanışmayı ve sosyal kimliklerin yaratılmasını teşvik edebilir. Benzer şekilde, spor aynı anda insanları nasıl bir araya getirdiği gibi bazen de toplulukları derinlemesine bölebilir. Spor aynı anda bir topluluk kurabilir veya bir topluluğu yok edebilir. Bunlar önemsiz konular değil, aksine farklı toplulukların kimliklerini nasıl şekillendirdiği ve koruduğunu, başkalarıyla nasıl etkileşime girdiklerini veya rekabet ettiklerinin göstergesidir. Bazı durumlarda spor; çekişmeli toplulukları bir arada tutan bir tür sosyal yapıştırıcı gibi görünmektedir.

 

Wann ve Branscombe sosyal kimliği, bir bireyin bir spor takımıyla birlik olma hissi ve takımı da, bireylerin belirli bir spor takımına bağlanma ve aynı endişeyi taşıma düzeyi olarak tanımlamıştır. Takıma güçlü bir şekilde bağlı olanlar için bir spor takımı, önemli bir bağlılık duygusunun geliştiği ve özellikle göze çarpan bir sosyal kimliği temsil eder. Bu nedenle, takım taraftarlarının takımlarının başarılarını ve başarısızlıklarını kişisel başarı ve başarısızlıklar olarak görmeleri şaşırtıcı değildir.

 

Son zamanlardaki bazı araştırmalar, spor aktivitelerinin içerisinde olmanın bireylere sosyal bir ortamda bulunma deneyimi ve antrenör ve takım arkadaşlarıyla empatik eğilim kazandırdığından sosyal kimliğin sporda incelenmesi, sosyal kimliğin çağdaş ölçülerinin psikometrik olarak sağlanması için önemlidir. Örnek çalışmalar arasında, takım performansı ve takım kimliği arasındaki bağlantıyı sorgulayan araştırmalar, sporcuların antrenörleri ve takım ile ilişkileri, sosyal kimlikleri ile pozitif bir bağlantıyı ve takımların akran gruplarının sosyal gelişimi üzerindeki rolünün zengin bir bağlamı temsil ettiğini ortaya koymuşlardır.

 

Sosyal kimlik yaklaşımı, spor ve spor psikolojisinin ana temasını oluşturan konular üzerinde geniş bir etkiye sahiptir. Bu noktayı spor aktivitelerinin kilit boyutlarıyla ilişkilendirmeden önce, kimlik ve sosyal kimlik kavramları açıklanmaya çalışılmakta ve daha sonra spor ortamındaki etkileriyle bağlantısı kavramsal olarak vurgulanmaktadır. Fakat ülkemizde yakın zamana kadar, sosyal kimlik yaklaşımının potansiyel etki düzeyinin spor araştırmalarında büyük ölçüde ihmal edildiği yadsınamaz bir gerçektir.

 

 

 

 

Dr. Hikmet TURKAY

Gümüşhane Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu


Sporda Manşet Dergisi 66.Sayı

Hiç yorum yok