Ramil Guliyev: İyi ki Fenerbahçeliyim







DÜNYA ŞAMPİYONU SPRINTER RAMİL GULIYEV İLE SPORDA MANŞET DERGİSİ OLARAK KEYİFLİ BİR RÖPORTAJ GERÇEKLEŞTİRDİK.

1)Hayatınızda dönüm noktaları yaşatan, sizi dünya şampiyonluğuna götüren bu spora başlamaya nasıl karar verdiniz?

-Ben bir sporcu aileden geliyorum. Biz her zaman yarışları izliyorduk. Yani spor bizim hayatımızın bir parçasıydı. Ben çocukluğumdan itibaren spor yapıyorum. Atletizme de 14 yaşımdan itibaren başladım.14 yaşıma kadar bir kaç spor branşı denedim ve hiçbirini beğenmedim. Atletizmi denedikten sonra çok beğendim. Bu sporda kalma kararı aldım.17 yaşımda profesyonel bir atlet olmak için kendime hedef koydum ve öyle de devam ettim.

"BABAM ANTRENÖRÜM GİBİ"

2)Babanız Eldar Guliyev de bir milli atletti dolayısıyla önünüzde kusursuz bir örnek vardı. Bu spora başlamanızda babanızın etkisi var mıydı yoksa bu spor sizin için bir tutku muydu?

-Babam bir 200 metreciydi ve ben bir sprinter olmak istiyordum. Çünkü sprinter yarışları çok zevkli geçiyordu. Bir zamana kadar ben bir çocuk grubunda çalışıyordum. Ama 16 yaşında bir karar verdim. Benim için çok büyük yarışlar vardı. Onlar hazırlanmamız gerekiyordu.  2006 yılında ciddi çalışmalara başladık. Babam antrenörüm gibi bana yardım etmeye başladı.

3)"Avrupa'nın Gelecek Vaat Eden Atletleri"  sıralamasında 2. oldunuz. Bu sıralama sizi gelecek başarılar adına hırslandıran noktalardan biri miydi?

- 2007 yılında Dünya Şampiyonası'nda barajı geçtim ve 2. oldum. Avrupa 2.si olduktan sonra ben bir şanssızlık hissettim. Daha iyi şeyler yapacağımı biliyordum. Bu benim için iyi bir motivasyon oldu ve gördüğünüz gibi daha iyi sonuçlar elde ettim.
4)Başka bir spor yapmak isteseydiniz bu hangisi olurdu?
-Ben koşucu olmasaydım yine atletizmle uğraşırdım ama uzun atlama yapardım. Uzun atlama da çok zevkli geçiyor ve çok beğeniyorum bu branşı. Onun dışında da çok seveceğim bir spor yok.

"TÜRKİYE'Yİ ÇOK İSTİYORDUM"

5)Neden Türkiye?

-2010 yılında bir kaç ülkeye gitme şansım vardı. Yani ben Türkiye'ye gelince. Farklı farklı ülkeler gezip dünyanın birçok şehrini gördüm. Çok başka bir ülkeye gitmek istemiyordum. Farklı bir milletle çalışmak benim için zordu. Türkiye ve Azerbaycan aynı kültüre sahip oldukları için kararımız Türkiye oldu. 2006 yılından itibaren Türkiye'ye yarışlara gidip geliyorduk. Ben Türkiye'de yarışmayı çok istiyordum ve Türkiye beni aldı. Almasaydı farklı ülkeler düşünebilirdik.

6)IAFF World  Challenge turnuvasında  Türkiye rekoru kırdınız. Türkiye adına ilk yarışlarınızdan biriydi. Bu rekor kariyer gidişatınızı nasıl etkiledi?

-Milli takım adına ilk yarışım Akdeniz Oyunları'ydı. O zaman ben 100 ve 200 metrede Türkiye rekorları kırmıştım. Yarışlar çok iyi geçmişti ve çok sıkı hazırlanıyorduk. O yarıştan önce ben bir sakatlık yaşadım ve ameliyat oldum ayak bileğimden. Ondan dolayı yarış bana biraz zor geldi. Ama yapacak bir şey yoktu ve devam etmemiz gerekiyordu. Akdeniz Oyunları'nda 2 tane gümüş madalya kazandım. Tabi 2 altın madalya vermek isterdim ama olmadı. Ancak daha iyisini yapmak istiyordum. Şimdiye kadar görüldüğü üzere iyi şeyler yaptım ve iyi dereceler alarak daha iyisini yapabileceğimi gösterdim.

7)2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye adına yarışmak ister miydiniz?

-2012 olimpiyatlarında Atletizm Fedarasyonu bize izin versin diye çok hazırlandık ve çok başvuru yaptık. Ama maalesef 2014 yılına kadar bize izin verilmedi. Bir taraftan politika, bir taraftan kanunlar.. Çok zor zamanlar yaşadık. O yıllarda uluslararası yarışlarda yarışmadığım için kariyerimde bir leke var. Olimpiyatlarda çok şeyler yapabilirdik ama yapamadık. Ancak hayatınızda değiştirmek istediğiniz bir şey var mı diye sorsalar hayır derdim. Çünkü bu eksikler olmadan belki şimdi hiç bir şey yapamazdım. Bir okul niteliğinde oldu.

8)Londra'da düzenlenen Dünya Atletizm Şampiyonası'nda Türkiye adına bir ilk yaşatarak 
altın madalyaya ulaştınız. Beklediğiniz bir sonuç muydu?

-Londra'da kazandığımız madalya tabi beklenen bir madalyaydı. Ama hangi madalyayı kazanacağın konusunda bir şansa da ihtiyacın var. Kesinlikle altını kazanıp geleceğiz diye bir durum yoktu ama kesinlikle bir madalyayla dönmemiz gerekiyordu. Benim yanımda şansım da vardı ve çok iyi bir dereceyle ülkeye döndük. Ülke adına atletizmde büyük bir adım oldu. İnşallah bu son olmaz.

9)Beslenme şekliniz ve çalışma biçiminiz nasıl işliyor?

-Beslenme ve çalışma biçimimiz yarışma zamanında farklı, hazırlık döneminde farklı oluyor. Hazırlık zamanı haftada 10 antrenman yapıyoruz. Yarış zamanı antrenmanlar daha düşük ve kısa oluyor. Çünkü yarış zamanı yarışa hazırlık antrenmanları yapıyoruz. Çok fazla koşular oluyor ve çok fazla kilolarla çalışıyoruz. Halter, fitness gibi. Yani iyi form tutmak için büyük çalışmalar yapıyoruz.

"ZİRVEDE KALMAK"

10)Dünya şampiyonu olmak nasıl bir duygu? Döndüğünüzde nasıl tepkiler aldınız?

-Benim için fazla bir şey değişmedi. Tabi medyadan ve normal insanlarımızdan fazla dikkat var. Ama genelde benim için bir şey değişmedi. Ben antrenmanlara da aynı şekilde devam ettim. Açıkçası daha yeni bir enerjiyle antrenmanları yapıyoruz. İnşallah daha fazlasını yaparız. Döndükten sonraki destek ile antrenmanları daha rahat yaptık. Ancak bu destek için daha fazla yükleniyoruz daha fazla çalışıyoruz. Umarım bu daha iyi dereceleri beraberinde getirir.Zirveye çıktıktan sonra zirvede kalmak daha zor bir iş.

11)2020 olimpiyatları için hedefleriniz neler?

-Olimpiyatlardan bir altın madalya istiyoruz. Kısmetimiz olursa altın kazanarak ülkeye döneriz. Bizim elimizden gelenin en iyisini yapmamız ve ülkeyi güzel temsil etmemiz gerekiyor. Madalya alamasak bile ülkeyi iyi temsil etmek önemli.

"FENERBAHÇE OLMASAYDI BELKİ DÜNYA ŞAMPİYONU OLAMAZDIM"

12)Fenerbahçe'nin bir sporcusu olmak dünya şampiyonu bir sprinter için ne ifade ediyor?
-Fenerbahçe bir aile. Fenerbahçe klübü sadece bir klüp değil. Klüpten daha başka olimpik branşlara da destek oluyor. Fenerbahçe olmasaydı belki dünya şampiyonu da olamazdım. Esas olarak Türkiye'ye gelmemi Fenerbahçe de destekledi, her türlü ihtiyacımı karşıladı. Yarışamadığım 4 sene boyunca beni çok iyi destekledi. O destek için çok teşekkür etmek istiyorum. Fenerbahçe çok büyük bir aile. Bu aile Türk sporu için çok büyük önem taşıyor. İyi ki Fenerliyim.

"USAIN BOLT DEĞİL RAMİL GULİYEV"

13)"Yeni Usain Bolt" yakıştırmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Bolt atletizmi bıraktıktan sonra herkes onun hakkında konuşmaya başladı. Normalde 200 metrede şampiyon olduktan sonra sporcuya daha fazla dikkat edilir. Bence bu iyi oldu çünkü daha az baskı olacak. İnşallah seneye de güzel bir derece yapıp adımızı tekrar seslendiririz.İnşallah artık Usain Bolt değil Ramil Guliyev diyecekler.

14)Küçüklükten bu yana Ramil Guliyev'i etkileyen bir sporcu var mı?

-Benim bir idolüm yoktu. Aslında idolüm babamdı. Babam bana şöyle bir şey demişti: İdolün kendin ol. Çünkü sen her zaman kendinle yarışıyorsun. Hatan varsa düzelt mutlaka başarı elde edersin.

15)Türkiye'ye alışma sürecinizde zorluk çektiniz mi?

-Çok farklılık hissetmedim. İki ülke de aynı kültüre sahip. İstanbul hayatını yeni yeni öğrenmeye başladım sadece. Fenerhahçe de alışma sürecime katkı sağladı.

16)Genel anlamda Türkiye adına hangi rekorları kırmak, hangi 1.likleri almak istiyorsunuz?

- Ben bir dünya rekoru yapmak istiyorum. Bu her sporcunun hedefi. Dünya olimpiyat rekorları kırmak, inşallah onu da yaparız. İşimiz çok çalışmak. İnşallah kısmet olursa hedeflerimizi gerçekleştireceğiz.

17)Türk bayrağını göndere çekmek bir sporcu için ne demektir?

- Her sporcu için bir bayrakla tur atmak büyük bir duygu. İstiklal Marşı'nı seslendirmek ve bayrağı dalgalandırmak büyük bir duygu. İşinin sonucu iyi olunca seni mutlu ediyor. Türk bayrağını dalgalandırmak çok farklı bir hissiyat. Onu söze dökemezsin.

18)Ve son olarak Sporda Manşet Dergisi'ni takip ediyor musunuz?

- Sporda Manşet Dergisi'ni bir kaç kere gördüm ve bir kaç sayfasını okudum. Ama  takip etmek için fazla zamanım olmuyor. Çok teşekkür ederim.



Röportaj: Esra ÇAY

Hiç yorum yok