İrem Korkmaz Röportajı

 


 

BAŞARILI JUDO’CU İREM KORKMAZ İLE SPORDA MANŞET DERGİSİ OLARAK BİR RÖPORTAJ GEREKLEŞTİRDİK. HADİ GELİN BİRLİKTE JUDO’YU VE İREM KORKMAZ’I TANIYALIM..

 

 

1)     İrem Korkmaz kimdir? Kendinizden bahseder misin?

 

-31 Ağustos 1998 yılında Balıkesir’de doğdum. Beden eğitimi öğretmenliği 4. Sınıf öğrencisiyim, ailem ile birlikte Balıkesir’de yaşıyorum. 9 yıldır judo yapıyorum 8 yıldır milli takımdayım.

 

 

 

 

‘’JUDO CESARETİ, ATIGANLIĞI VE HIRÇINLIĞI SEVEN BİR SPOR’’

 

2)      ‘’İrem Korkmaz’’ ismi nasıl doğmuştur, ‘’Judo’’ ile ne zaman tanıştın?

 

- Judo sporuna 12 yaşında kuzenlerim ile birlikte başladım. Erkek kardeşim ve 2 erkek kuzenim ile beraber büyüdük aslında sakin bir yapımımın olmasına rağmen ben hiçbir zaman bir kız çocuğu gibi büyümedim çok hareketli bir çocukluğum vardı sokaklardan eve girmezdim, sürekli bir maceraya atılmak isterdim, tehlikeli davranışlardan korkmazdım hatta önce her şeye hep ben atlardım bu da judoya başladığımda daha ön planda olmamı sağladı, çünkü judo cesareti, atılganlığı, hırçınlığı seven bir spor. Judoya başlamamdaki en büyük faktör dedemdi, çünkü önce kuzenlerim ile birlikte bende gitmek istediğimde babam karşı çıkmıştı tabi o zamanlar ailemizde kimse spor yapmadığı için judoda pek bilenen bir spor olmadığı için hem de derslerimi etkiler ikisine birlikte yetişemem gibi sebeplerden göndermek istemediler beni bende çok inatçıydım sürekli ağlıyordum ısrar ediyordum ama hep aynı cevabı alıyordum. Babamdan sonra bende dedeme söylemeye karar verdim çünkü babam bir tek dedeme hayır diyemezdi dedemde bana hiç kıyamaz bir dediğimi iki etmezdi dedem judoya başlamamı ne kadar çok istediğimi gördü gözümün yaşını sildi yarın sabah hazırla çantanı sende kuzenlerinle beraber gidiyorsun dedi ve o gün bugündür o salondan hiç çıkmadım.  Antrenmanlarımız sabah akşam olmak üzere günde iki defa oluyordu ve ikisine de koşarak gidiyordum hatta annem küçük olduğum için ve okul ile birlikte çok yorulduğumu düşündüğü için günde bir tane yeter dese de her gün ben ısrarla hepsine gidiyordum çünkü judoyu çok sevmiştim 6 aylık judocu olduğumda ilk Türkiye şampiyonluğum olmuştu diğer il maçlarında da birincilikler elde etmiştim eve her döndüğümde ailemin o gururunu görmek onları mutluluktan ağlattığımı görmek o küçücük yaşımda bu sporun bana çok büyük hazlar kazandıracağını hissettirmişti, öyle de oldu. Şuan; Dünya üçüncülüğüm,  Avrupa şampiyonluğum, Avrupa ikinciliğim, Eyof üçüncülüğüm, İslam oyunları şampiyonluğum, Akdeniz oyunları üçüncülüğüm, Liseler Dünya şampiyonluğum ve çeşitli Avrupa kupalarında derecelerim bulunmaktadır. Aynı zamanda şuan en büyük hedefim, hayalim olan 2020 Tokyo Olimpiyatlarında madalya almak için yarışıyorum. Olimpiyatlara puan veren çeşitli Grand prixs , Grand slamlara katılıyoruz şuan çok yoğun bir tempodayız aslında ailemizden, sevdiklerimizden uzakta kamptan kampa, maçtan maça geçiyoruz, antrenmanlarımızda bu yoğunluğun yanında çok güzel geçiyor sürekli ilerlemek daha en iyisi olabilmek için hep kendimize bir şeyler katmaya çok yol kat etmeye çalışıyoruz bunun yanında da kendimizi bu işe adıyoruz inancımızı,  odağımızı hiç kaybetmiyoruz bu hedefe yüreğimizi ortaya koyduğumuzu gösterebiliyoruz. İnşallah orada gidip ülkemizi en iyi şekilde temsil edip, bayrağımızı göndere çektirip, boynumda madalyamla döneceğim.

 

 

‘’FEDERASYONUMUZUN SUNDUĞU İMKANLAR DAHİLİNDE HEDEFLERİMİZE EN İYİ YATIRIMLARI YAPABİLİYORUZ’’

 

 

3)     Derin konulara girmeden önce,  öncelikle ‘’Judo’’ sporu ve Türkiye’deki varlığı hakkında neler söyleyebilirsin?

 

-Judo Japonya kökenli bir savunma sporudur. Jigaro Kano tarafından temelleri 1882 yılında atılmıştır. Judo aslında nezaket yolu anlamına gelen eğitimi yıllarca sürebilen bir spordur. Çünkü iyi bir judocu olmak için rakibin hareketlerini önceden sezmek ve ona göre karşılık vermek gerekmektedir. Judonun Türkiye’deki varlığı ise amatör bir spor dalı olmasına rağmen bence şuan başarılı bir dalız. Birçok dereceleri elde ettik büyükler kategorisinde uzun yıllardır alınmayan madalyalar alındı. Federasyonumuzun sunduğu en iyi imkanlar dahilinde yarınlarımıza ve hedeflerimize en iyi yatırımları yapabiliyoruz. Ve umarım git gide bu başarılar ve judo sporuna olan önem daha da artar.

 

 

4)     ‘’Judo’’ sporuna kaç yaşında başlanmalı, teşvik edici neler söyleyebilirsin?

5)      

-Aslında benim görüşüm judo sporu anlamı gereği de esnekliğe, nezakete giden yol olduğu için bence judo sporunun temelinded e esneklik gerekir. Öncelikle küçük yaşlarda yani 4-7 yaş aralığında cimnastik ile başlanıp hem esneklik bakımından gelişim hem de oyunsal aktivitelerle çocuklara spor sevdirilmiş olup 7-8 yaşlarında da judo sporuna başlanıp orada da alt yapısı olan spora daha çok yatkın bir bireyle devam edilebilir. Judo bize beden ve zihin enerjimizi en üstün ve en uygun biçimde kullanma yönetimini öğretir. Kendine güven hislerini son derece geliştiren bir spor dalıdır. Bu yüzden küçük yaşlarda bunları kazanmakta bence çok önemlidir. Aslında ben en çokta ailelere tavsiyede bulunmak isterim çünkü çocuklarını yönlendirecek bireyler onlardır judo veya herhangi başka bir spor fark etmeksizin çocuklarını spora yönlendirebilirler bunların yanı sıra ahlaki, disiplin ve sorumluluk bakımdan çok şey kazanırlarken kötü alışkanlıklardan da uzak kalmış olacaklardır.

 

 

‘’EĞER KENDİNE BİR ŞEYLER KATTIĞINI GÖRMEK İSTİYORSAN BU SENE BOYNUNDAKİ GÜMÜŞ MADALYA ALTIN OLACAK’

 

6)     Gelelim bu sporu sevdiren İrem Korkmaz ve başarılarına. 2016 yılında gümüş madalyadan sonra 2017 yılında Avrupa Gençler Judo Şampiyonası’nda Türkiye’ye ilk altın madalya kazandıran sporcu oldun. Bu madalya nasıl geldi?

 

-Bu madalya inandığım ve çok istediğim için geldi. Çünkü sizin de bahsettiğiniz gibi 2016 yılında Avrupa şampiyonasında gümüş madalya elde etmiştim bir sonraki sene hem büyükler hem kendi kategorim olan gençleri aynı ayna götürüyordum iki kategoride de maçlarda ve kamplarda bulunuyordum benim için zor bir yıldı küçüktüm ve sorumluluğum büyüktü bana çok şey katıyordu ama zorluklarına dayanmakta zorlanıyordum ve Avrupa şampiyonası zamanı geldiğinde kendime şunu tekrarlıyordum hep eğer bu kadar yoğunluğa, zorluğa ve uğraşa kendine bir şeyler kattığını ilerlediğini görmek istiyorsan bu sene gümüş olan boynundaki madalya Altın olacak diyordum. Ve ben aslında o maçta rakiplerimle değil kendimle yarıştım ve kazandım. Bayrağımızı göndere çektirdim ve o kürsüde istiklal marşımız okunurken gözlerim dolu dolu işte bu her şeye değer diyebildim.

 

‘’BU YOLDA MADALYA İSTİYORSAN ÖNCE FEDAKARLIK, EMEK, İNANÇ, AZİM, ÖZGÜVEN GEREKİYOR’’

 

7)     Madalyalara giden yolda çalışma rutinini bizlerle paylaşır mısın?

 

- Biz şuan çok yoğun bir çalışma temposu içerisindeyiz. Aslında bu sürekli böyleydi ama olimpiyat süreci gereği yoğunluklarımız ve sorumluluklarımız arttı. Sürekli kamplarda bulunuyoruz ve bu süreçte yurtdışındaki ortak çalışmalarla kendimizi madalyaya daha hazır bir hale getirmek için çalışıyoruz beslenmemize dinlenmemize çok dikkat etmemiz gerekiyor ama bu yolda madalya istiyorsan önce fedakarlık, emek, inanç, azim, özgüven ve asla pes etmemek gerekiyor çünkü bu uzun soluklu bir yol o kadar çok düşüyorsunuz ki her zaman hayal ettiğiniz ve istediğiniz gibi olmuyor her şey hayal kırıklıklarını çok daha fazla yaşıyorsunuz ve her düştüğünüzde bu saydıklarımdan birini kaybetmişseniz eğer tekrar ayağa kalkamazsınız o yüzden her düştüğünüzde önce tekrar kendine inanıp güvenmeli  kimsenin sana inanmasını veya bunları söylemesine ihtiyaç duymadan sen bunu kendine söylemeli ve sonra tekrar emeğini fedakarlıklarını yüreğini ortaya koyarak ve dimdik sıkı bir çalışmayla devam etmelisin çünkü  o düştüğün yerde kalırsan kimse seni kaldırmak için el uzatmayacak kendi omzuna tırmanmalısın daha da güçlenerek bir bakmışsın işte o zaman zirvedesin. O madalyayı aldığında sadece emeklerinin karşılığını almış olmuyorsun aslında en önemli olan detay ise o madalyanın arkasındakilerle bir kez daha güçlenmiş bir kişi oluyorsun.

 

8)     Maç esnasında yaşadığın ilginç olaylar oluyor mu? Örneğin 2017 yılında Romanyalı Catalina Schiopu’nun kasti bir tekmesi vardı.

 

-Evet tabi ki oluyor sizin bahsettiğiniz olayda da olduğu gibi maç esnasında rakibime teknik yapıp yerde kaldığım esnada bana tekme atma girişiminde bulundu ve diskalifiye oldu. Bence bu anlık olan bir şey çünkü o esnada çok istiyorsun çok hırslısın ve gözün hiçbir şey görmüyor ve bazıları böyle hissettiği durumlarda kendilerini kontrol edemiyorlar ve ortaya böyle ilginç durumlarda çıkabiliyor.

 

 

‘’FARKLI BİR GÜÇ HİSSEDİYORSUN’’

 

9)     Yurtdışında Türkiye’yi temsil etmek nasıl bir duygu? Türkiye Şampiyonaları madalyalarınla karşılaştırabilir misin?

 

- Yurtdışında ülkemizi temsil etmek gerçekten çok başka bir duygu farklı bir güç hissediyorsun üzerinde ve üstüne birde madalya alıp bayrağımızı orada göndere çektirmek daha da ayrı bir gurur mutluluk. Bunu Türkiye şampiyonalarındaki madalyalarımla karşılaştıramam çünkü oraya giderken göğsümde bayrağımla gidiyorum başka bir ruh başka bir gururla o yüzden ikisinin de hazzı ayrı.

 

10)  2020 Tokyo desem neler söylersin?

 

 

         -Hayallerim ve döktüğüm terin verdiğim emeğin karşılığı derim...

 

11)  Gerek ailenden ayrı kalarak gerekse günlerce, aylarca çalışarak çok emek veriyorsun ve sonunda başarı geliyor. Aslında bu başarı azim ile mi doğru orantılı?

 

         - Aslında evet ama bir şey daha var bir insan yüreğine aklına koymuşsa o hedefi zaten her şeyi göze almıştır çünkü eğer bunların fedakarlıklarını yapmazsa bu emeği vermezse o isteğine hiçbir zaman ulaşamaz ve hayatı boyunca eksik yaşar içinde bir ukteyle. O yüzden hep aç olacaksın isteyecek ve o yüreğine, aklına koyduğunu alana kadar inat edeceksin savaşacaksın en çokta kendinle. Ben yaptım, başardım diyebilmek için de bu yolda hep yapacağım, başaracağım demelisin en ufak yanılgı sokmamalısın yüreğine aklına çünkü, yapabilirsin sadece her şey sende bitiyor.

 

 

12)  İrem Korkmaz’ın örnek aldığı biri var mı?

 

         -Örnek aldığım tam olarak biri yok ama başarılı kişileri ve judo sporunda ki en iyi kişilerden kendime aldığım çok şey oluyor.

 

 

‘’FEDAKARLIKLARIN ARASINDA BİR DE SOSYAL HAYAT GELİYOR’’

 

13)  Sosyal hayat ve spor aynı anda nasıl gidiyor?

 

       -Aslında tabi ki normal olarak aynı anda ikisi de gitmiyor fedakarlıkların arasında buda geliyor zaten bizim hayatımız rutin ve bir düzen içinde geçiyor genellikle bu yoğunlukların ve koşuşturmacaların arasında bulabildiğimiz fırsatlarda sosyal olarak vakit geçirmeye çalışıyoruz.

 

14)  Eklemek istediğin bir şey var mı?

          - Bir hayal kurun o hayal sizi hayata, insanlara bağlasın, ben bu hayali yaşayacağım deyin ve ondan asla vazgeçmeyin. Bir hayaliniz ve amacınız olsun hayatta.

 

15)  Son olarak Sporda Manşet Dergisi’ni takip ediyor musun?

       -Evet, takip ediyorum.

 

Hiç yorum yok