Bilgin Defterli soruları yanıtladı
Herkese Merhabalar,
bu ay ki sayımızda konuğumuz uzun yıllar Bayan milli takımımızın kaptanlığını
yapmış, Almanya’ya transfer olan ilk bayan futbolcu Bilgin Defterli. Herkese iyi okurlar,
keyifli dakikalar diliyorum.
1. Bilgin Defterli kimdir?
1 Kasım 1980 İstanbul doğumluyum. Aslen Erzurumluyum.
Toplam 6 kardeşiz, 4 kız ve 2 erkek. Ailenin en küçüğüyüm.
Küçük yaşlarda spora çok meraklıydım. Futbola
başlamadan önce 1991 yılından 1996 yılına kadar atletizmin birçok dalında
yarıştım, 5 birincilik ve 2 ikincilik madalyaları aldım.
2.Futbola
başlama hikâyeniz nedir? Hangi hayaller ile futbola başladınız?
Türkiye´de bayan futboluna çok ilgi
olmadığından dolayı bu yüzden ben de erkeklerle kendi oturduğum mahallede
futbol oynamaya başladım.
Mahalleler
arası turnuvalar olurdu ve o kadar erkeğin arasında sadece bir bayan olarak ben
olurdum.
Daha sonra
ortaokulda erkekler arasında futbol turnuva maçlarında oynamaya başladım.
Ortaokuldaki spor öğretmenimin ailemle konuşmasından sonra bayan futbol takımına
kayıt olmaya karar verdim ve İstanbul´da olan Dinarsu Bayan Futbol Takımı´na
kayıt oldum.
Ve böylelikle
ilk defa Türkiye´de bayan futbol takımıyla idmanlar yapıp maçlara
çıkabilecektim.
Yani Futbola 1996
yılında Dinarsu Bayan Futbol takımında başladım.
3. Kariyeriniz
hakkında bilgi verir misiniz?
Dinarsu 1996-1999
Feriköy 1999-2000
Delta Mobilya
Spor 2000-2001
Kuzey Spor 2001-2002
Hayat Sanayi
Spor 2002-2003
FSV
Frankfurt 2004-2005
FFC Brauweiler Pulheim
2005-2009
1.FC KÖLN 2009-2014
Alemannia
Aachen 2014-2015
1.FC KÖLN 2015-2016
❌
Dinarsu da 4 Sene 1.Lig şampiyonluğu
❌
Feriköy’de 2.Lig şampiyonluğu ve Gol kraliçesi oldum... 20 maçta 29 Gol
❌
Delta Mobilya Spor 1.Lig şampiyonluğu ve Gol kraliçesi oldum ...
❌
Kuzey Spor 1.Lig şampiyonluğu
❌
1.Fc Köln Lig şampiyonluğu ve 20 maç 22 gol atarak Bundesliga da gol kraliçesi oldum.
2009-2010 sezonunda.
❌
2012 yılında Avrupa da en iyi Türk kadın futbol oyuncusu seçildim.
❌
2010-2013 Avrupa'da Türkiye Futbol Federasyonunda Gözlemci Antrenörlüktür yaptım.
❌
2013-2014 1.FC Köln de 3.Lig takımında Antrenörlük yaptım.
❌
2013 'de UEFA B Antrenörlük Belgesini başarıyla kazandım.
❌
Avrupa’da FİFA tarafından Düzenlenen Bayan Futbol Seminerlerine katkılarımdan dolayı
sertifikalar aldım.
Avrupa’ya ilk transfer
olan kadın futbolcusuyum
UEFA B Lisansım
ile 1 sene Almanya’da oynadığım 1.FC KÖLN kulübünde antrenörlük yaptım.
UEFA A
Lisansını da 2017 Ocak ayında başarıyla bitirmiş oldum.
4. A milli
takım kariyeriniz nasıl başladı?
Milli takım kariyerim 1999 yılında A milli
Bayan Futbol takımına çağrılmamla başladı. 1999-2015 yılına kadar A milli takim
formasını giydim. 1999 senesinde Delta Mobilya spor´da oynarken direk A Milli
Takim kadrosuna çağırıldım. Bu benim için gerçekten gurur vericiydi. Ben hiç
genç milli takımlara çağırılmadım direk A Milli takım kadrosuna alındım. Milli
takımda yaş olarak en küçükleri bendim o zamanlar. Özel maçlarımız hariç Resmi maç
olarak 59 kez A Milli Takım Formasını giydim.
2005 de A milli
takim seçme kampı vardı ve yanılmıyorsam 50 sporcu çağırıldı. Ve aralarında en
tecrübelisi ve yaş olarak en büyükleri bendim.
Tabii ki beni kaptan seçmelerinin en önemli şeylerinden bir tanesi de
sporcularla olan iletişimimdi. Bu yüzden de beni laik gördüler bu göreve. Benim
için gurur verirciydi.
Resmi olarak 59
maçta 20 Gol attım.
A Milli Takim seviyesinde
Estonya’da ve Portekiz’de düzenlenen turnuvalarda birinci olduk.
10 yılda A
Milli Kadın Futbol Takim kaptanlığını yaptım.
5. Yıllarca
Milli takım forması giyerek takımınıza kaptanlık yaptınız. Bir nevi takım
arkadaşlarınıza öncülük ettiniz. Bu sorumluluk sizin için neleri ifade
ediyordu?
Takım kaptanı olmak takım içinde büyük bir
sorumluluğu da getirir, çok özveri isteyen bir durum, her zaman sunu söylerdim
takim arkadaşlarıma "Oyunlarda ve saha dışında kimse kimseyi sevmek
zorunda denil ama herkes birbirine SAYGI duymak zorunda çünkü o zaman takım
ruhunu hissedersin.
6. Almanya’ya
kendini kabul ettiren kadın futbolcu olarak tarihe geçtiniz. Transferiniz ve
Almanya hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye bana dar geliyordu artık. Belki son
hayallerimden biriside yurt dışında top oynamaktı.
İSKENDERUN
SANAYİ SPOR´DA bir yıl oynadıktan sonra İstanbul´a geri döndüm ve bayan futbol
takımlarının kapanacağını duydum. Bu beni o kadar çok üzmüştü ki, hayallerimin
o anda bittiğini düşündüm ama azmimi ve kendime olan güvenimi hiç bir zaman
kaybetmedim.
8 yıl
Türkiye’de bayan futboluna emek vermiştim ve başarılı bir oyuncuydum da neden yurt
dışı olmasın diye düşünüyordum hep. Daha doğrusu hayalini kuruyordum.
Türkiye´de bayan futboluna ara verildi 2003´den sonra ve ben yurt dışında nasıl
futbol oynayabilirim diye çalışmalarıma başladım. Çok araştırdım.
Almanya´da ki
bayan futbolunu takip ediyordum hep. Kendime o kadar çok güveniyordum ki
başaracağım diye hedef koydum kendime. 2004 senesinde Almanya´da ki bayan takımlarına
Türkiye´de yasadığım başarıları bir CV olarak hazırladım ve birçok takıma
gönderdim.
Bana sadece
beklemek kalıyordu. Artik her gün mail adresime bakıp cevap bekliyordum.
Bir gün Almanya’nın
1. Lig takımlarından olan FSV FRANKFURT kulübünden bana cevap gelmişti. Beni
bir ay boyunca takımlarında idman yapabilmem için davet göndermişlerdi.
O kadar
mutluydum ki, bunu kelimelerle anlatmak çok zordu. Hemen işlemlere başlamıştım.
Artık yurt dışına gidip futbol oynamayı düşünüyordum. Tek düşüncem buydu. Evraklarımla
birlikte Türkiye´deki Almanya Konsolosluğu´na başvurdum. Yaklaşık bir hafta
beklememi ve eve mektup geleceğini söylediler, araştırma yapacaklardı sanırım.
Sorun çıkmayacağını düşünüyordum çünkü Milli takım ile yurt dışına çok seyahat ettiğimden
dolayı rahattım.
Kısa bir süre
bekledikten sonra eve bir mektup geldi.
Bunun üzerine
Alman Konsolosluğuna gittim bana 1 ay Almanya´da kalabilmem için vize verdiler.
Bir an önce gidip takımla idmanlara başlamaktan başka bir şey düşünemez olmuştum.
Almanya cin çantamı hazırlamıştım bile. Yolculuk başlıyordu.
Almanya´ya vardığımda
bana yardımcı olacak bir dayım vardı, sadece o beni idmanlara getirip götürdü
her zaman.
Bir ay boyunca
FSV FRANKFURT takimiyla idmanlara cıktım.
Bu benim için
bir sınav gibiydi basarıyla tamamlamıştım ve bir ay boyunca kendimi sadece
futbola vermiştim. Her zaman başaracağım diye kendimi motive ediyordum.
Tabii ki
zorluklarını çektim, Almanca bir kelime bile bilmiyordum. Çok iyi hatırlıyorum
bir idmanda hoca takımdaki kızlara "onu da aranıza alin ve Almanca öğretin
diye bir konuşma yaptı. Çok zor bir dönemdi benim için.
Artik deneme
idmanları bitmişti ve takımın hocasıyla konuşma yapacaktık. O gün geldi hocayla
konuştuğumuzda bana Almanya´ya neden geldiğimi sordu ve ben sadece futbol
oynamak için, sevdiğim isi burada devam ettirmek için geldim dediğimde bu benim
için yeterli bir cevaptı dedi.
Biraz şaşkın olduğunu
söylemişti Türkiye’den böyle yetenekli bir futbolcu beklemiyordum, biraz
eksikliklerin var kuvvet açısından ama onu da burada giderebiliriz dedi.
Bunun üzerine benimle
sözleşme imzaladılar. Artik Almanya´da 1. Lig´de futbol oynayacaktım. Bu benim için
mükemmeldi. Ne düşüneceğimi bilmeden ne söyleyeceğimi bilmeden deli gibi
havalara uçuyordum. En büyük hayalim gerçekleşiyordu sanırım.
FSV FRANKFURT
ile 2 yıllık sözleşme imzalayıp Türkiye´ye geri döndüm ve bu sefer temelli bir hazırlık
içine girmiştim.
Çok mutluydum,
hem de çok.
Fakat sorunların
beni beklediğinden habersizce Almanya´ya gideceğim için tekrardan evraklarımı hazırlamaya
başladım ve bu evraklarla Alman Konsolosluğu´na başvuruda bulundum.
Bana kısa bir
süre beklememi söylediler, ben de o bekleyiş içine gidim.
Nihayet eve
mektup gelmiş ve konsolosluğa gitmiştim. Bana üstünde Almanca yazan bir kağıt
verdiler. Anlamadım çünkü Almanca bilmiyordum. Oradaki görevlilere tercüme yaptırdığımda
bana RED kararını verdiklerini söylemişlerdi, yani Almanya´ya vize alamamıştım.
O kadar yıkılmıştım ki inanamıyordum, İSTANBUL Taksim’de kaldırım taşının
üzerine oturup hüngür hüngür ağlıyordum. Ne yapacağımı bilmeden. Kulağımda slow
bir müzik ve yakıcı bir güneş altında birinin omzuma dokunarak bir şeyler
söylemek istediğini fark ettim. Orta yaşlı bir adam bana;“Ağlama kızım ben de
çok sevdim beni de terk ettiler, yaşın daha çok küçük, elbette biri vardır seni
sevecek“ diyerek benim o anki ağlamaklı halimin yerini gülümseme aldı. Durumu
anlatınca o da gülmeye başladı. Hemen Almanya´da ki takimi arayıp durumu onlara
anlattım, Almanca bilen bir arkadaşla.
Onlar da neden
vize vermediklerini anlamış değillerdi. Ben araştırıp öğrendiğimde benim
Türkiye´de oynadığım lisans türü AMATÖR olduğu için, Almanya Futbol Federasyonu
neden bir amatör futbolcu alma gereğini duyuyor diye Almanya´da ki takıma yazılar
göndermiş.
Takim itiraz
edip ben bu futbolcuyu gördüm denedim ve istiyorum dediğinde Alman Federasyonu
ve FSV Frankfurt takimi arasında uzun süren sorunlar oldu. Ben artik ümidimi yitirmiştim.
Artik cevap filan beklemiyordum. Tam 6 ay boyunca hiç bir cevap gelmedi Türkiye´deki
Alman Konsolosluğundan.
Kendimi dinlendirmek için uzaklaşmıştım İstanbul´dan.
Bir hafta
dinlendikten sonra annemin bana söylediği bir cümle beni çok etkilemişti
´´KIZIM İÇİMDE BİR HİS VAR AMA HAYIRLISI´´ demişti. Ben de anneme artik ümidimi
yitirdim anne, boşuna kendimi üzmek istemiyorum demiştim.
Eve döndüğümde
posta kutusunda sarı bir zarf gördüm Alman Konsolosluğundan gelen.
Açma gereğini
bile düşünmedim çünkü tekrardan RED kararını eve gönderdiklerini düşünüyordum. Zarfı
alıp masanın üstüne koydum direk ve dışarı cıktım kafamı dağıtmak için eve geri
geldiğimde zarf gözüme değdi ve açayım bakayım dedim. Zarfı açtığımda kâğıdı
okudum, ilk önce yanlış okudum sandım ve babama okutturdum. Kâğıtta 2 resim ve
pasaportunuzla birlikte vize bölümüne başvurunuz“ diyordu.
Defalarca
okudum mektubu acaba yanlış mı yazıyor diye ama doğruydu, evet annemin hissettiği
şey belki de buydu.
Hiç zaman
kaybetmeden ertesi gün vize bölümüne başvuruda bulundum. Bana bu sefer
Almanya´da kalabilmem için 3 aylık bir vize verdiler, yani oturma izni
verdiler. Ne yapacağımı şaşırmıştım, ayaklarım yerden kesişiliyordu resmen, çok
mutluydum artık, sonuna gelmiştim sanırım hayallerdin.
Tüm eşyalarımı toparlayıp
Almanya için yola koyuldum fakat ailem hem sevinçli hem de üzüntülüydü.
Mesafeler gittikçe uzuyordu. İskenderun´da oynadığım dönemlerde az da olsa
maçlarımı seyrediyorlardı, fakat Almanya yakın değil ki gelip
seyredebilsinlerdi.
Bu benim için
hem üzücü, hem de sevindiriciydi ama ailemin bana olan desteği olmasa belki bu
kadar başarılı olamazdım diye düşünüyordum.
Küçükken kaçıp
kaçıp futbol oynardım ailemden gizli. Şimdi ise ailemin de desteğini alarak
futbol oynuyordum...
Nitekim
Almanya´ya geldim ve FSV Frankfurt takimi ile idmanlara başladım. Kısa bir
sürede takıma alıştıktan sonra maçlara çıkmaya başladım.
Zaman zaman zor
geliyordu çünkü ailemden uzak özlemler çoğalıyordu ve Almanca bilmediğimden
sorun yasıyordum. Ama kendime olan güvenimle birlikte yavaş yavaş birseller öğrenmeye
başlıyordum. Hep hayal kuruyordum, yurt dışında futbol oynarken ismimin
tribünlerden seslenilmesi, hep hayalini kuruyordum.
Bir gün geldi maça
çıkarken bir mikrofon 14 numara BİLGİN DEFTERLİ diye bağırıyordu. Bu beni o
kadar mutlu etmişti ki ağlıyordum sevinçten. Ailemin yüzünü kara çıkarmamak
için çok çalışıp hep başarılı olmuştum, hep bu anı görmelerini istiyordum,
belki göremiyorlardı ama biliyorlardı benim başarılı olacağımı.
Artık
Almanya'ya ayak uydurmaya başlamıştım, hayatimi burada kurmaya ve tek basıma
yaşamaya kararlıydım. Belki bu benim için çok zordu ama başarmanın yarısı hedef
belirlemekti, ben de hedef olarak hep en iyi şeyi yapmak istiyordum.
Ama hiç bir
zaman keşke gelmeseydim demedim. FSV
Frankfurt takımında 2 yıl futbol oynadıktan sonra takımdan ayrıldım ve yine
Almanya'nın 1. Lig takımlarından olan FFC BRAUWEILER PULHEIM takımı ile 2
yıllık sözleşme imzaladım. Frankfurt´tan ayrılıp Köln´e yerleşmek zorunda kaldım.
Biraz zorluk çektim çünkü Frankfurt´ta çevre edinmiştim. Tekrar bir şehir değişmek
bana zor geliyordu ama bunu yapmak zorundaydım, futbol beni nereye sürüklerse
oraya gidiyordum. Yeni takımımla birlikte 2006-2007 futbol sezonuna hazırlık yapıyordum.
Burada herşey istediğim gibi yolunda gitmediği için takımla zaman zaman
sorunlar yasıyordum. Maddi olarak takim sıkıntı çektiği için doğal olarak
futbolcular da sorun yasıyordu ama yinede para hiç bir zaman futbol oynamama
engel olamıyordu.
O kadar çok
seviyordum futbol oynamayı. Takım sezon baslarında iyi bir performans
sağlamıştı fakat maddi sorunlar ilerledikçe düşüşe geçmişti. Maçlara eksik
kadroyla çıkar olmuştuk ama yine de yılmıyorduk.
Belki gidişatımız
kötüydü ama en azından pes etmeme duygusuna sahiptik.
2006-2007
sezonunu kötü bir sonulca kapatıp 2. Lige düştük.
Artık 2. Lig´de
futbol oynayacaktık ama sorun değildi, çünkü kaybetme duygusu bizi
yıldırmamıştı.
2007-2008´de
iyi başlamıştık, hersek iyi gidiyordu fakat ne olduğunu anlamadığımız bir düşüş
başladı, takımdan ayrılan arkadaşların yerini dolduramıyorduk ve gittikçe alt sıralara
yerleşiyorduk. Bu bizim için üzücüydü tabii ki, 1. Lig´den nereye geldik düşüncesi
vardı herkes de ama yılmadık.
Devam ettik ve
bu sezonda da kötü bir sonulca bitirdik ve 3. Lige düştük.
2008-2009
sezonunda 3. Ligde iyi futbol oynayıp tekrardan başarılara imza atmaya başladık.
Sezon sonu 26 maçta
62 puan toplayarak şampiyon olmuştuk ve tekrardan 2. Lige çıkmanın sevincini yasıyorduk...
2009/2010
sezonu için FFC Brauweiler Pulheim takımı maddi sebeplerden dolayı kapanma
kararı almıştı tabii ki bu bizim için çok üzücü bir haberdi ama 1.FC Köln´nün
Bayan Futbol Takimi kuracakları söylentileri bizim o üzüntümüzü alıp götürmüştü
gerçekten.
Ve o sene 1.FC
KÖLN komple FFC Brauweiler Pulheim takımı satın aldı ve sporcuların çoğunu
kendi bünyesine kati.
1.FC Köln adı
altında Almanya 2. Liginde futbol oynamaya devam edecektim.
Ve böylelikle
benim 1.FC Köln serüvenim başlamış oldu...
Büyük bir
kulüpte oynamak için hayal bile edemezken bir anda 1.FC Köln’ün 11 numaralı formasını
giyen oyuncu oldum.
7. Futbolu aktif olarak bırakmaya nasıl
karar verdiniz?
22 Yıl futbol oynadım ve futbola dair her
güzel duyguyu yaşadım ben. Antrenörlük kursuna gittikten sonra artık bu işi
çalıştırıcı olarak devam ettirmem gerektiğini anladım benim için zor bir
karardı tabii ki hocalarım istemedi bırakmamı 2 sene daha sözleşme imzalamak
istediler fakat ben kafa olarak bitirmiştim o yüzden çok güzel bir kapanış
maçıyla da bitirmiş oldum futbol kariyerimi.
8. Her ne kadar
aktif olarak oynamasanız da biliyoruz ki futbol ve kadın futbolu için her zaman
uğraşıyorsunuz. Türk futbolu ve kadın futbolcular ile ilgili ne önerileriniz
var?
Ben hem Türkiye´de hem de Almanya´da futbol oynadığım
için iki ülke arasındaki futbol farklarını daha iyi anlatabilirim tabii ki.
Bayan futbolcular arasında erkeklere taş çıkartacak yetenekte oyuncular var
gerçekten.
Türkiye'de
bayan futbolu büyük gelişme içerisinde. Okullarda daha da yaygınlaştı ve
okullar arası bayan futbolu adında turnuvalar yapılıyor. 2000 yılında ligde
14-15 takım vardı, şimdi ise 1. Lig ve 2. Lig olmak üzere takımlar çoğaldı.
Bu da
Türkiye´de bayan futbolu açısından sevindirici bir olay bence.
Mesela geçen
senelerde Lig birincisi Federasyon tarafından şampiyonlar ligine gönderildi.
UEFA bir
zorunluluk getirip bütün Bundesliga (Birinci Lig) erkek takımlarının Bayan
takimi kurma zorunluluğu getirdi... Simdi Almanya´da bildiğiniz bütün
takımların Bayan takimi var. Türkiye´deki lig takımlarının çoğu belediyelere
bağlı ve uzun vadeli kalamıyorlar ligde. Her zaman söylediğim gibi Türkiye´de
Süper lig ekipleri bayan futbol takımları kurmadıkları sürece ilerleyemezler.
Çok fazla
ilerlemez. İnşallah bu statüyü Türkiye´de de uygularlar...
Almanya´da
toplam 10 lig var ve bölge bölge değişen ligleri var. Neden Türkiye'de de olmasın?
İstiyorum ki
bayan futbolu yaygınlaştırılsın ve reklamı olsun.
Futbol
Federasyonu bünyesinde de bayan futbolu üzerine bağlı bir yapı olsun ve bu
desteklensin. Şimdiki federasyon destek veriyor. Hocalarımızın da destekleri
büyük. Ailelerin de bu konuda destek olması lazım.
9.Sporda
Manşet Dergisi hakkında neler söylemek istersiniz?
Sporda
Manşet Dergisi’ni yakın zamanda Ümit Bayman arkadaşımız tarafından tanımış
oldum ve takibe aldım. İşini hakkıyla yapan bir dergi olduğu kanaatindeyim.
Herkese selamlar.
Yorum Yap