SONU DA GÜZEL OLSUN (GALATASARAY LOKOMOTİF MOSKOVA)


Avrupa için ülkede umut doğuran, potansiyel kazandıran, en başarılı takımımız Galatasaray arenasına geri döndü. Fatih Terim'in kadro tercihleri çok şaşırttı. Donk ilk defa stoper oynadı mesela. En sürprizi Belhanda. Hiç beklemiyordum. Sahadaki oyuncular kadar tribundeki binlere güveniyorduk. 

Maça süper başladık. Harika paslar ve ısıran görüntümüz ile tribünlerin coşkusu birleşti. İleriye vurmaya mecbur ettik. Rakip yarı alanda hızlı şekilde sürekli kanat değiştirerek koşturduk onları. Bu baskının hakkını illaki alacaktık. Tabii ki Rodrigues. Kendine has bir gol ama ne gol! Kaleci topu geç gördü yetmedi müdahalesi! Birkaç dakika içinde ahlar vahlar havalarda uçtu. Hele Emre'nin boş kaleye gonderemediği kafa vuruşu... Rocchi yine yaptı eyyamını. Corluka Linnes'e öyle bir hareket yaptı ki Polis çağırsan nezarete atarlar, kırmızı kart çıkaramadı! Ona rağmen kazanacaktık!

İlk yarının sonlarına doğru ne hikmetse topu rakibe bıraktık. O iyi oyun bir anda kayboldu. Bunun ilk hatası geri paslara başlamak oldu. Ruslar oyunun içine girdi ve pozisyonlar bulmaya başladı. Fernando çizgiden çevirdi. Maçın kırılma anlarından biriydi. Bir de köşe vuruşunda Farfan öyle boş kaldı ki gözlerimizi açtığımızda top Allah'tan dışarı gitmişti. İlk yarı iki farklı bitmedi diye üzüleceğimize, gol yemedik diye sevindik.

İkinci yarı da çok kötü başladık. Çok gömüldük geriye ve pozisyon şansları fazlalaştı. Belhanda ve Emre takım savunmasında çok zayıf kaldılar. Yalnız Belhanda'da hoca o kadar çok sabretti ki biraz daha dursa kesin gol yedirecekti. Lalayıt top kayıpları, rahat tavırları, iyice taraftarın gözünde bitirecek kendini. Bu ikili yüzünden Ndiaye kırmızı kart gördü. Ndiaye dengesiz müdahalelerine sarı kartı olmasına rağmen devam etti maalesef ve Porto deplasmanında yalnız bırakacak. Umarım aramayız. Fatih hocanın oyundan almaması da eleştirilecek bir durum... Sahanın Nagatomo ile beraber en yararlı oyuncusuydu.

Bütün yaz santrafor alamadık, Eren ile olmaz diye diye her maç gollerini izliyorlar. Yalnız bu sefer muazzam bir performans gösterdi. Tüm hava toplarını indirdi. Boy ortalaması aşırı yüksek takımın karşısında yaptı bunları. Top tuttu, takımı ileri taşımaya çalıştı ve muhteşem bir serbest vuruş golü atarak galibiyet için rahatlattı takımı. 

Hele Nagatomo! Abicim sen ne acayip bir adamsın yahu? Bir saniye yerinde durmadı. Parçaladı kendini. Kademesi yoktu üç kişiyi kontrol ettiğini gördüm. İçimdeki enerji patlaması yüzünden gece uyuyamıyorum demişti. Gördük o enerjiyi de onu içerisinde nasıl depoluyor anlamadık. Maşallah. Muslera'ya da iş düştüğü anda iyi şutlar karşıladı ama şu yan toplara çıksa artık...

Rodrigues'e ne diyeyim ki... Abartmak istemiyorum ama dünya yıldızı gibi oynadı. Tam yedi savunmacı ile çıkmış rakibin savunmasını darmadağın etti. Biraz daha paylaşımcı olursa daha iyi olur aslında. Onyekuru ve Selçuk oyuna girdikten sonra çok yararlı oldu. Selçuk golü önledi, ardından Onyekuru modifiyeli araba gibi fırladı, Emre Akbaba da çok net iki fırsat harcamasına rağmen penaltı kazandırdı. Diğer gollerde de etkisi var aslında. Rodrigues'e golden önce pası veren ve Eren'in golünden önce serbest vuruşu alan da o. Daha iyi olmalı!

Şampiyonlar ligine böyle başlamak keyif verici. Neden biliyor musunuz; eskiden bizim takımlarımız rakibimiz gibi mağlup olurdu. Şimdi rakip teknik direktör hatalarımıza cezaları kestiler diyor. Bunları duymak çok güzel. Üzerine koymamız gereken durumlar var ama şimdi bunun keyfini çıkaralım. Şampiyonlar liginde birinci torbadan gelen takımı 3-0 gibi net bir skorla ezmek şahane. En kötü maçımız böyle olsun. Sonu da güzel olsun Cimbom! 

Hiç yorum yok