ATATÜRK, GENÇLİK ve SPOR

 Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu ve kurtarıcısı, Türk devrimlerinin yaratıcısı Atatürk ve onunla birlikte ülkenin bağımsızlığına inanarak hareket ettikleri dava arkadaşları; kadını erkeği, genci, yaşlısı ile her kesimden insanın spor yapmasını sağlamak için adımlar atmışlardır. Bu adımlarla; sağlıklı, mutlu, çalışkan, moral değerleri yüksek, dinamik bir Türk toplumu yaratılması düşünülmekteydi.


 


Vatanı için yıllarca cephelerde savaşmış, gençlerinin büyük bir oranda kaybetmiş bir ulusun, yeniden doğarak sağlık içinde güçlü yaşaması için bazı adımların atılması gerekiyordu. Böyle bir yeni dönemle birlikte, bağımsızlığını ilan eden Türk in-sanına, yeni hedefler, yeni ufuklar konulması gerekiyordu. Atatürk ve arkadaşları işte bu süreçte, hayatın her alanında yaptığı inkılap ve devrimlerle Türk insanının çağdaş ve uygar milletler seviyesine ulaştırmayı başarmışlardır.

 

Bu devrimlerden bazıları da beden eğitimi ve spor alanında yapılmıştır. Bu makalenin amacı da, tarihsel gelişim içinde Atatürk ve arkadaşlarının be-den eğitimi ve spor alanında yaptıkları yeniliklerin ortaya konulmasıdır. 

 

Atatürk ve onun döneminde beden eğitimi ve spora yapılan hizmet ve katkıları, Türk gençlerine anlatmak ve bilinmesini sağlamak çağdaş, medeni-yet seviyesine ulaşmamızda ve O’nun ve ileri görüşlülüğünün bilinmesini önemli kılmaktadır. Zira li-derler sadece bir yönüyle değil, hayatın her alanını kapsayan reform ve görüşleriyle ancak büyük bir lider olabilirler.

 

ATATÜRK’E GÖRE BEDEN EĞİTİMİ VE SPORUN ÖNEMİ

 

Atatürk spora bakış açısını şu sözlerle “Dünya’da spor hayatı, spor alemi çok mühimdir. Bu kadar mühim olan spor hayatı bizim için daha mühimdir. Çünkü ırk meselesidir. Irkın düzelmesi ve gelişmesi meselesidir.” ifade ederek bizlere yol göstermektedir (Altınok, 1991).

 

İfade edilen bu veciz sözle; sporun, toplum-sal, siyasal ve bireysel- fiziksel faydalarına dikkat çekilerek sağlıklı bir neslin yetişmesine olan katkısına vurgu yapılmıştır.

 

Milletlerarası boyutu ile değerlendirildiğinde spor; tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından izlenmekte ve yapılmaktadır. Özellikle olimpiyatlar, dünya şampiyonaları, uluslararası kupa müsabakaları, kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle beraber, aynı anda tüm dünyada yüz milyonlarca kişi tarafından ilgiyle takip edilmektedir. Milletlerarası organizasyonlar, milletlerin fiziksel güç ve üstünlüklerini göstermeleri yanında, markalarının reklamı, siyasi yönetimlerin güç göstergeleri gibi işlevleri yerine getirdikleri platformlar olmaktadır. Türk insanı da bu arenada, kendini demokratik yapısı, cumhuriyetin kazanımlarıyla çağdaş ve modern yüzünü tüm dünyaya gösterebilme imkanını bulmaktadır. 

 

Toplumsal olarak spor organizasyonları; kültürlerin birbirini tanımaları, dünya insanlarının yakınlaşmaları, ülke içerisinde milli birlik ve beraberlik gibi unsurların ön plana çıkmasına sebep olmaktadır. Sosyal barışın sağlanması için özellikle genç nesillerin spor karşılaşmaları gibi sosyal ve kültürel etkinliklerle sık sık bir araya gelmesi ülke ve dünya barışı açısından da büyük önem arz etmektedir.

 

Fiziksel olarak spor yapan bireylerde fiziksel bir sağlamlık ve çeviklik söz konusu olmaktadır.  Fiziksel anlamda sağlıklı gençlik ancak spor yapan bireyler sonucu oluşur. Sağlıklı bireyler, sağlıklı toplumu oluşturmaktadır. Bunun için Atatürk, beden eğitimini okullarda mecburi hale getiren ilk liderdir.  Atatürk “Fikri terbiyede olduğu kadar, beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş alan bahtiyar, kuvvetli, sıhhatli, gürbüz, beden ve ruh sağlığı yerinde, milli ruhunu ve özünü benimseyen ve koru-yan erdemli bir Türk neslinin yetiştirilmesi amaçlanmıştır” Atatürk bu görevi Türk beden eğitimi ve yöneticilerinin vazifeleri arasında göstermiştir (Altınok, 1991). Atatürk, sporu bireysel ve fiziksel açıdan ele almış, sporun bireye kazandırdığı nitelikler üzerinde de durmuştur. Bu konuda şöyle der: “Spor yalnız beden yeteneğinin bir üstünlüğü sayılamaz. Anlayış ve zeka, ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve kavrayışı geri olan kuvvetliler zeka ve kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda ahlaksını severim” (www.tekadamdevrimi.com).

 

 ATATÜRK’ÜN YAPTIĞI SPORLAR

 

Atatürk, her alanda bitmiş ve tükenmiş bir imparatorluk bakiyesinden, her yönüyle çağdaş bir Türkiye Cumhuriyeti kuracak inkılapları ve reformları hayata geçirmesinin yanında, spor yapmaya da önem vermiştir. Atatürk’ ün bilfiil yaptığı üç spor vardır. Atatürk her İstanbul’ a geldiğinde sık sık de-nize girerek, yüzmek, sandalla açılarak bol bol kürek çekmek, askerlik hayatında başladığı ve ömrü-nün son yıllarına kadar fırsat buldukça ata binmek, spor branşları olarak bilinmektedir. 

 

Yine, spor branşları arasında güreşi çok sevdiği “benim en çok sevdiğim spor, güreştir” diyerek ata sporuna verdiği önemi oraya koymuştur ve Atatürk’ün güreş sporu yaptığı belirtilmektedir (Arıg, 1988). Atatürk “Türk milleti anadan doğma sporcu-dur. Henüz yürümeye başlayan köy çocuklarının bile harman yerinde güreşirken görürsünüz” sözü ile güreş sporcunun Türklerin ata sporu olduğuna işaret etmiştir. Yine, Türk gençlerinin havacılık sporu ile de ilgilenmelerini isteyerek “İstikbal göklerdedir” sözü ile bu spora gençlerin yönelmeleri hususunda dikkatleri çekmiştir. 

 

Genel olarak Atatürk’ün spora bakışının sağlıklı ve zinde bir nesil yetiştirmek amacına matuf olmakla birlikte O’nun sporcu kişiliğinden kaynaklandığını da söyleyebiliriz.  Çünkü O, kalkınmanın, büyümenin ve müreffeh bir toplum olmanın “çalışmak” tan geçtiğine inanıyordu. Çalışmanın ve gayret etmenin ancak sağlıklı bir bünye ile olacağını da çok iyi biliyordu.  

 

ATATÜRK’ÜN TÜRK SPORUNA KATKILARI

 

Ulu önderin Türk sporundaki ilk imzasını “izcilik” sporunda görmekteyiz. Atatürk 1915 yılın-da birinci dünya savaşının tüm şiddetiyle devam ettiği bir süreçte (kurmay yüzbaşı olarak) hazırladığı raporda “Yeni neslin fikri ve bedeni eğitimi için iz-cilik ele alınmalı, beden eğitimi okullarda programlı olmalı ve ders saatleri arttırılmalıdır” şeklinde zamanın hükümetine rapor hazırlamıştır (Apaydın, 2007). 

 

Fransa’da günlük spor gazetesi L’Auto’da yayınlanan makalede “Dünyada ilk defa beden eğiti-mini zorunlu kılan devlet adamıydı. Yalnız söylev ve kağıt üzerinde değil, bunu bilfiil yerine getirdi. Spor tesisleri yaptırdı, spor yerlerini bizzat denetledi ve milletin mukadderatına hakim olduğu günden itibaren Türkiye de spor, gittikçe artan bir önem ve değer kazandı” denmiştir (Tanyeri, 2006 – www.Ata türk.net.). 

 

Atatürk tarafından 1923 yılında “Türkiye İdman Cemiyeti İttifakı” kurulmuş ve Türkiye’nin ilk spor teşkilatı oluşmuştur. Atatürk’ün Türk sporuna gerçek desteği ve katkısı, sporun yaygınlaştırılması ve örgütlenmesi yolundaki bu ilk teşkilata destek vermiş olmasıdır.

 

1923 yılında “Türkiye İdman Cemiyetleri İtti-fakı” nı kamu yararına dernek olarak kabul etmiş ve devlet olarak spora ve sporcuya destek ve yardım elini uzatmıştır (Apaydın, 2007).

 

1923 yılında Lozan görüşmeleri sırasında Türkiye’ye uygulanan olimpiyat ambargosunu da yine Atatürk kaldırtmıştır (Gören, 2004). Türkiye 1924 Paris olimpiyatlarına, yine O’nun sayesinde katılmış ve dünya arenasında genç Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzüyle temsil edilmiştir.

 

1924 yılında “köy yasası” ile köylüde “güreş, cirit ve atıcılık” gibi oyunlarını özendirici hükümlere yer verilmiştir.

 

1926-27 yılları arasında Atatürk’ün isteğiyle ilk bayan atletlerimiz pistlere inerek yarışmalara katılmış ve birçok dünya ülkelerinden çok önce bayan sporcularımız uluslararası müsabakalarda ülke-yi başarılı bir şekilde temsil etmiştir.

 

1927 yılında at yarışlarının en büyüğü olan “Gazi koşusu ” yarışlarını başlatan Atatürk tür ve 1930 yılında “binicilik federasyonu”nu da kurmuş-tur (Gören, 2004).

 

1930 yılında çıkartılan  1580 sayılı “belediye kanunu” ile belediyeleri “çocuk bahçeleri, spor alanları, yerel ihtiyaçlara uygun stadyumlar yapmak ve işletmek” gibi sorumluluklar getirmiştir.

 

1932 yılında Türkiye’nin farklı bölgelerinde açılan 14 halk evinin sosyal ve kültürel çalışmalarının yanında, spor etkinliklerinin kitlelere ulaşması da eklenerek bu alanda ivme kazanılmasına zemin hazırlamıştır. Atatürk, bu icraatıyla, tüm ulusa spor yaptırmanın önemini anlatmaya ve yol göstermeye çalışmıştır. 

 

19 Mayıs 1919 gününü “Gençlik Spor Bayramı” olarak gençlere ve “23 Nisan Çocuk Bayramı” nı da yarının gençleri olan çocuklara armağan etmiş ve bu tarihler her yıl bayram havasında sportif etkinliklerle kutlanmaya başlanmıştır (Tuncel, 2007).

 

Atatürk “İstikbal göklerdedir” diyerek havacılık sporunun önemini vurgulamış ve bir spor dalı olarak benimsetilmesini istemiştir. 1935 yılında kurulan “Türk Kuşu” Türk havacılık sporuna en büyük armağanıdır.

 

1938 yılında “Beden Terbiyesi Kanunu” çıkarılarak genç Türkiye de spor organizasyonlarını üstlenen ve spordan sorumlu tek “resmi- yetkili mercii” oluşturulmuştur (www.kırklareli.gsim.gov.tr.).

   

Ata sporlarımızdan biri olan “okçuluk” un da canlandırılmasını ve geliştirilmesini isteyen Atatürk, verdiği emir ve direktiflerle bu sporun Türk gençliği tarafından yapılmasını desteklemiş ve bu sporu organize eden dernekleri ziyaret etmiştir.

 

Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren uluslararası yarışmalarda iyi sonuçlar alan başarılı sporcular ödüllendirilmiş ve övülmüştür (Tuncel, 2007).

 

Atatürk, Türk sporunun ilk öğrencilerinin yetiştirilmesi için kurs açtırmış, yurtdışından eğitici öğretmen, Ankara’da “Gazi Terbiye Enstitüsü” için-de Almanya’dan uzman öğreticiler getirmiştir. Türkiye’de, genç nesli spor ve beden eğitimi alanında yetiştirmek fikri de yine onun sayesine başlamıştır (Yılmaz, 2005). Atatürk, spor alanında yaptığı ilklerle Türk sporunda bir çığır açmış ve Metin Gören’ e göre askeri, devlet adamlığı ile siyasal ve sosyal devrimlerinin yanında bir “spor devrimcisi” olarak, adını altın harflerle tarihe yazdırmıştır (Gören, 2004). 

 

1.5. ATATÜRK’ÜN SPORA BAKIŞI

 

Atatürk, tüm dünya milletlerinin sporun ehemmiyetini bildiklerinden dolayı eğitim programlarını bu mihval üzere hazırladıklarını ve tüm yurttaşlarına spor yaptırmak istediklerini bildiklerin-den dolayı, tüm insanlarını bu aktivitelere yönelmelerini istemiştir.

 

“Dünyada spor hayatı, spor alemi çok önemlidir. Bu kadar önemli olan spor hayatı bizim için daha önemlidir” (www.atam.gov.tr).  Yine “Açık ve kati söyleyeyim ki, sporda muvaffak olmak için her türlü muavenetten ziyade, bütün milletçe sporun mahiyeti ve kıymeti anlaşılmış olmak ve onu kalpten muhabbet ve onu vatani vazife telakki eylemek lazımdır” (Turan, 2003).

 

Atatürk’ün, Türk insanının düzenli olarak spor yapmasını arzuladığını şu sözlerinden anlamak-tayız “Esas olan bütün yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır” (Tuzcuoğulları, 2001).

 

Atatürk “Türk milletinin anadan doğma sporcu olduğunu” belirterek spor kültürünün genç nesillere aktarılmasını ve sınırlarımız dışına da duyurulması gerektiğini vurgulamıştır.

 

Atatürk’e göre beden eğitimi ve spor etkinliklerinin özellikle gençlerdeki büyüme, gelişme dönemlerinde etkili olduğunu, toplumsallaşma ve olumlu davranışların yerleşmesinde etkili bir eğitim alanı olduğunu belirtebiliriz. Beden eğitimi, eğitimin tamamlayıcısı ve ayrılmaz bir parçasıdır. Eğitim, kültür, spor gelişmesini her yönüyle tamamlamış ya da bu yolda gayret sarf eden ülkeler için ayrılmaz bir bütündür.

 

ATATÜRK’ÜN TÜRK SPORCULARINDAN BEKLENTİLERİ

 

Atatürk, sporun her dalına sıcak bakmış, sporun yaygınlaşmasında daima önder olmuş ve hedef göstermiştir. Atatürk, sağlıklı, çalışkan, disiplinli, mutlu, moral değerleri yüksek ve çağdaş bir Türk toplumu yetiştirmek için Türk sporunu sevk ve idare edenlere şu emir ve direktifleri vermiştir.

“Türk sosyal bünyesinde spor hareketlerini düzenlemekte vazifeli olanlar, Türk çocuklarının spor hayatını yüceltmeyi düşünürken sadece gösteriş için herhangi bir yarışmada kazanmak azmiyle spor yapmazlar. Esas olan her yaştaki Türkler için beden eğitimi sağlamaktır. Her çeşit spor faaliyetlerini, Türk gençliğinin milli terbiyesinin ana unsurların-dan saymak lazımdır. Bu işte, hükümetin şimdiye kadar olduğundan daha çok ciddi ve dikkatli davranması, Türk gençliğinin spor bakımından da milli heyecan içinde itina ile yetiştirmesi önemli tutulmalıdır.” K. Atatürk (Tuzcuoğulları, 2001–Turan, 2003).

KAYNAK: (TEL, M. 2007.Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları)                                                                             

 

RAFET FATİH ÇAKMAK

Beden Eğitimi Öğretmeni

1 yorum: