FATİH TERİM’İN MUSTAFA CENGİZ İMTİHANI
Galatasaray camiası, başkanlık nezdinde iki donemdir büyük
sıkıntılar çekti. Duygun Yarsuvat’ın idaresinden sonra, Tarihinin en kötü
sezonlarını geçirdiği Dursun Özbek geldi. Onun dönemini şöyle özetleyeyim;
Galatasaray düşmanları nasıl olmasını istiyorsa, öyle yönetti, yönetmek
denirse. Başkanlık koltuğunda oturduğu süre zarfında yaptığı tek olumlu iş,
Fatih Terim’i çağırmasıydı. İmparator ne zaman çağrılsa kayıtsız kalmadı.
Dursun Özbek’in seçim kozuydu ama öyle yaralar açtı ki efsane teknik adam bile
kurtaramadı onu…
Mustafa Cengiz tek çıkmıştı karşısına. Ne hikmetse başka
kimseyi göremedik 20 Ocak 2018 yılında. Açıkçası Mustafa Cengiz’i tanıyan yoktu,
sırf Dursun Özbek gitsin diye desteklendiğini itiraf etmek gerekir. Gelir gelmez
YellowFriday başlıklı bir kampanya çağrısı yaptılar. Dursun Özbek’ten
kurtulmanın şerefine, taraftarlar akın etti GSstore mağazalarına. Müthiş bir
sinerji patlaması yaşandı. Fatih Terim’in de yuvasına dönmesi, sevinci doruklara
çıkarmıştı.
Tabii ki geldikleri zaman ara transfer dönemiydi. Gelir
gelmez nakit para ihtiyacı olduğunu fark ettiler ve o dönem orta sahanın dinamosu
Ndiaye’ye gelen 16 milyon EURO gibi bir teklifi kucaklarında buldular. Bir
iletişim sıkıntısı baş gösterdi, araba camına yansıyan fotoğraf onun mu değil
mi derken, Ndiaye 19. hafta oynanan Osmanlıspor maçına çıkamadı… Orta saha bir
yana, gelir gelmez Gomis krizi de baş gösterdi. Aldığım bilgiye göre, Gomis
önceki yönetimden şöyle bir söz almış; geldiği ilk sezon imza parası dahil 6,5 milyon
EURO kazandığı ve önündeki sezonlarda da o ücrete yakın kazanacağı şeklinde. Mustafa
Cengiz yönetimi de bunun mümkün olmayacağını söyleyince, huzursuzluk baş
gösteriyor. Kasığına para sıkıştı haberleri havada uçuştu. Yani süreçleri
yönetemediler. Fatih Terim gelir gelmez hem sakatlık hem de transfer olmasıyla
orta sahalarını kaybetti, oyuncu gönderip yerini dolduramadılar. İş başa düştü,
yüzüne bakılmayan Donk’u alt yapıdan çağırdı, oynayınca bu niye girdi
serzenişleri yapılan Selçuk İnan’ı da monte edip yarışmaya başladı. Yeni
yönetim olduğu için geldiği zamanlar bunlar çok göze batmadı. Haftalarca deplasman
maçlarında komik penaltılar (Sivasspor, Kasımpaşa) ile puan kayıpları oldu,
bunların yaşanmaması için gerekli aksiyonları almadılar. Bunlara rağmen Fatih
Terim önderliğinde yarışı son ana kadar sürdürüp şampiyonluğa ulaştılar.
Artık taraftarı şampiyonlar ligi heyecanı sarmıştı ve nasıl
bir kadro ile sezona başlayacakları merakı vardı. Sürekli sosyal medyadan istenilen
bazı oyunculara çağrılar yapılıyordu lakin bir finansal fair play belası
başlamıştı. Transfer yapmak zaten zor iken, içeride olan biteni hala yönetemeyen
bir yapı söz konusuydu. Gomis’in bitmek bilmeyen tavırları giderilemiyordu. Bu
süreçte taraftarda heyecan yaratan ve kampa yetişen tek isim Henry Onyekuru
idi. Devre arasında gelen Nagatomo’nun da bonservisi alındı. Sonrasında bir
Emre Akbaba yarışı başladı. Günler haftalar sürdü ve sonunda parçalıyı giydi.
Taraftar nezdinde sevinç ile karşılansa da dinmeyen Gomis krizi düşündürüyordu.
Transfer döneminin bitmesine kısa süre kala, süper lig tarihinin en golcü unvanına
sahip oyuncusunu 6 milyon gibi kabul görmeyecek bir fiyata sattılar ve Fatih
Terim’e iki santrafor alacağız sözü verdiler. Bekleyiş sürdü, duyumlar geldi
gitti derken, Ömer Bayram’ı açıklayıp Fatih Terim’i as santraforsuz bıraktılar!
Şampiyonlar ligini, Eren Derdiyok ve Sinan Gümüş ile oynadı. Şanssız
sakatlıklar da baş gösterdi bu süreçte ve alt yapıdan pırlanta gibi bir genci Türk
Futboluna kazandırdı, Ozan Kabak. Özellikle Schalke maçında Almanya başta olmak
üzere Avrupa’nın dikkatini çeken bir performans ortaya koymuştu. Şampiyonlar
ligi 3. sırada bitirildi ve ilk yarı liderin 6 puan gerisinde kapatılıp devre
arası transfer dönemi geldi çattı. En baştan beri lazım olan santrafor ile hala
anlaşamamışlardı. Günlerce bekledi taraftar, santrafor alacaklarına Fatih Terim’in
satışına ‘’onay vermediği’’ belki sezon sonu dediği Ozan Kabak’ı Stuttgart’a
sattılar. Bir yere kadar dayanacaktı imparator; istifa edecektim ama taraftara
sözüm var iması yaptı ve yangın çıktı adeta. Üzerine Mustafa Cengiz’den ‘’sayın
teknik direktör’’ iması da gelince, öfke tavan yaptı. Bir durum daha
paylaşayım; Ndiaye’den dili yanan hoca, Katar’dan Belhanda’ya gelen 5 milyon
EURO gibi bir teklife onay vermedi. Belki onun da yerini dolduramazlar diye...
Ozan Kabak sonrası Marcao ve Luyindama katıldı stopere. İlk geldikleri sezon tabiri
caizse taş gibiydiler. Asıl mesele hala santrafor idi. Bir golcü vardı hatırlar
mısınız; Alan Carvalho. Yarın geliyor öbür gün geliyor diye espri konusu
olmuştu. Gittiler Çinliler ile görüşmeye, sonra ‘’ummadık bariyerler’’ diye
geri dönüp ona buna teşekkür ettiler iyi ağırlandık diye. Santrafor
alamayacaklar karamsarlığı iyice sarmıştı ki son gün, Kasımpaşa forması ile çok
iyi işler çıkaran fakat karakter sorunu olan Mbaye Diagne’yi getirdiler. Mevcut
4 maçlık cezası vardı düşünün! Ozan Kabak’tan gelen bütün parayı ona
yatırdılar! Dipnot: Fatih Terim ‘’bari bu olsun ne yapalım’’ dedi bu transfere…
Bir de Yunan Mitroglou kiralandı. İkinci yarıda bambaşka bir Galatasaray vardı
ve bir ara 8 puan farka çıkan durum ortada iken, futbol tarihine geçecek demeci
verdi; ‘’8 de kapanır 18 de 30 puan var. Yeter ki biz kazanalım.’’ Başakşehir’in
tökezlemelerini iyi değerlendiren Galatasaray 22 şampiyonluğunu sahasında
kazanarak kutladı.
19/20 transfer dönemi geldi çattı… Önceki iki dönemden
rahatsız taraftarlar sakinleştiricilerini hazırladı tabiri caizse. Onyekuru
ayrılınca, Fulham formasıyla müthiş performans gösteren Babel ile anlaştılar
lakin maaş konusu bayağı rahatsız ediciydi. Kim derdi ki bu dönemde gelip
içlerinden en çok katkı veren Adem Büyük olacak diye… İki ay boyunca Falcao ile
uğraşıp durdular! Servis edilen fotoğraflar ile tepki çektiler. Fatih Terim
sırf taraftar heyecanı var diye veto etmedi! Önceliği olmadığını stoper
imasıyla yaptığını hatırlatırım. Transfer döneminin bitmesine günler kala
birçok isim katıldı, onlardan biriydi Falcao. Belki de tarihin gördüğü en büyük
karşılama yapıldı. Kâğıt üzerinde kaliteli birçok oyuncu katılmıştı lakin
aidiyeti düşük, çoğu kiralık oyuncu statüsündeydi. Birçoğu kamp görmeden sahaya
çıktı. İlk yarı boyunca da bunun sancısı çekildi. Devler liginde deplasmanlarda
hüsran yaşandı. Ligde işler istenildiği gibi gitmedi. Fatih Terim’in
konsantrasyonu düşüktü ama kopamıyordu Galatasaray’dan. Ali Koç sicili bozuk
iması yapmıştı hatırlarsanız. Fatih Terim bir maç dönüşü yöneticilere, bir şey
demeyecek misin diye sorunca şu yanıtı alır; ‘’polemiğe giremeyiz
anlaşmalarımız var’’ Allah aşkına bu ortamda kim konsantre olabilir? Silahım
olsa hakemi de vururdum diye algı yaratıp Galatasaray’a çamur atan bir
yöneticiye plaket hediye takdim edecek kadar rahatlardı üstelik. Resmen sabır
imtihanı oldular. Devre arasında Onyekuru yeniden kavuştu parçalıya. Üzerine
Saracchi de geldi ve sol koridor şekillendi. İkinci yarı yine bir çıkış
yakaladı Galatasaray ve Sivasspor maçına kadar müthiş bir seri yaptılar. O
maçta hakemlere bir fırsat geldi ve penaltı yaratıp berabere bitmesine vesile
oldular. O maçtan sonra da pandemi krizi patladı. Bütün hafta derbi seyircisiz
oynansın algıları yapıldı, en sonunda devlet yetkilileri buna kulak verdi. Sinerjisi
düşük Galatasaray Beşiktaş’a diş geçiremedi ve o maçtan sonra da tatile girdi
lig. Açık söylemek gerekirse tatilden fizik olarak iyi dönemedi Galatasaray
lakin; Rizespor ve Gazişehir maçlarında resmen operasyon yapıldı Galatasaray’a.
Bir tane yönetici çıkıp hakkımızı yiyemezsiniz diyemedi, aksiyon da almadı!
Monaco ile iyi ilişkileri olduğunu söylüyordu yöneticiler, lig bitmeden
Onyekuru’yu geri çağırdılar, bunu engelleyemediler… Şer iradesi Galatasaray’ı
şampiyonluktan koparınca reaksiyon veremediler ve şampiyonluğa koşan takım ligi
6. bitirdi.
Önceki sezon dolayısıyla sezonu resmi maçlar bakımından en
erken açacak takım Galatasaray’dı. Orta sahalarının hepsi kiralık olan ve
yerleri acilen dolması gerekirken, herhangi bir katılım göremedik. Fatih Terim
önceki dönem Arda Turan’ı istemişti ve veto etmişlerdi. Açık söyleyeyim bana göre
de o zaman gelmemesi doğruydu. Asıl sıkıntı nerde biliyor musunuz? Arda Turan gelirken
‘’teknik direktörümüzün isteği doğrultusunda’’ ibaresiyle hesap yapmaları. Yani
başarısız olursa bize yüklenmeyin mesajı veriyorlar. Ne yazık… Üstelik
sonrasında Fatih Terim onay vermesine rağmen satamadıkları Belhanda ve Feghouli
ile de sürekli medya önünde polemik yarattılar. Sırf pandemi döneminde indirim
yapmadılar diye. Mecburlar mı? İndirim yapmadılar diye basın önünde bu
malzemeyi vermeleri büyük ayıp. Hayatımda bir yönetimin herhangi bir yerde
oyuncularıyla kavgalı olduklarını hatırlamıyorum. Bunu da bırakmadılar kimseye.
Fatih Terim’in ricası üzerine bu yaygaraya son verdiler ama her fırsatta
indirim yapmadıklarını söylemekten geri kalmadılar. Bir önceki dönem santrafor
bekleyen taraftarlar şimdi de orta saha nöbetine geçti. Şaşırtmadılar! Menajer
tavsiyesi Etebo’yu kiraladılar. Başka kimse gelmedi orta sahaya. Yine şapkadan
tavşan çıkarması gerekti hocanın, kariyeri boyunca sağ açık oynayan Emre Kılınç’tan
sol iç, on numara pozisyonunda oynayan Taylan’dan altı numara, Belhanda ve Feghouli’yi
de sağ iç pozisyonunda oynattı ve bundan verim aldı! Yani transferi kendi
içerisinde yaptı. Pandemi döneminde Galatasaray’a karşı net bir art niyet
düzeni kurulmuştu. Tribünler de boştu ve yöneticiler bu art niyeti bertaraf
edemedi. Lig başlangıcında çifte standartı ellerinden geldiğince Galatasaray
aleyhine kullandılar. Taş olsa çatlardı derler ya hani, bir süre sonra çatladı
artık. Erzurumspor maçı sonrası, ‘’içeride ve dışarıda hakkımda yapılan
planların farkındayım. Bundan sonra kimsenin ne yanındayım ne de arkasındayım’’
diye döktü içini. Sonra Fatih Terim gönderilecek gündemi oluşturuldu ve iki gün
taraftara uykusuz günler yaşattılar. Her yerden bir ses çıkıyordu ve toplantıya
kadar rahatlayamadı taraftarlar. Hiçbir şey olmamış gibi, ‘’Fatih Terim kırmızı
çizgimizdir’’ paylaşımı geldi ve hoca da ‘’her şey yolunda’’ tweeti attı,
birlik beraberlik mesajı verildi. Hiçbir şekilde takımı savunamadıkları için,
Fatih Terim bir gün söyle bir çıkış yapmıştı; ‘’ben konuşunca ceza alıyorum, biraz
da ceza almayanlar konuşsun’’ bu tür gündemlerin ardı arkası kesilmez iken bir
de şampiyonluk mücadelesi veriyordu, dışarıdaki düşmanları yetmiyormuş gibi… Hocaları
cezalar aldı, oyuncularına ihraçlar verildi, hiç önüne geçemediler. Yazın
transfer yapılmadığını gören Fatih Terim, maç sonu demecinde kendisinden hiç
alışık olmadığımız şekilde, basına transfer edilmesi gereken isimleri zikretti.
Yani yönetimin eline siparişi verdi. Hoca o kadar saha dışı ile uğraşıyor ki
bir kez daha serzenişi oldu taraftar grubu yüzünden. Kupa maçı öncesi ‘’derin
bir yalnızlık hissettim’’ dedi. Bunun üzerine efsanesine sahip çıkan
taraftarlar yalnız değilsin Fatih Terim gündemini Twitter da dünya gündemine
çıkardı. GSTV’de gündem özel programını beklerken taraftara yaşattıkları stresi
hatırlatmakta fayda var. Üzerine Fatih Terim bir basın toplantısında, ‘’yöneticiler
gelip; transfer yapmazsak ne olur’’ dediğini kamuoyu ile paylaştı. Bunun
üzerine taraftar ayağa kalktı resmen! Ardından İrfan Can haricinde dediği
transferleri yaptılar. Yani zorla yaptırdı transferleri…
Gazişehir maçıyla beraber bir cüret başladı Galatasaray’a
karşı. Çifte standartı bayağı abartmaya başladılar. Diğer rakiplerine çalmayan
düdükler çıkmayan kartlar Galatasaray’a haksızca çıkıyordu. Yöneticiler
ortalıkta görünmüyordu! Fenerbahçe, Alanyaspor derken, Ankaragücü maçında
amacına ulaştı şer odakları. Samimiyetsiz şekilde ‘’adalet istiyoruz’’ diye ses
yükseltip arkasını dönüp gittiler. Nereye kadar hakemi yenecekti takım? Bu maç
ile beraber düşüş başladı. Ankaragücü maçından sonra; ‘’Kasımpaşa maçında zemin
bozuktu kazandık, Ankaragücü maçında zemin düzgündü kaybettik’’ diyerek alay
ettiler resmen! Sürekli hakkına girdiler takımın ama yöneticiler kendi
dertlerine düşmüşlerdi. Fatih Terim’in sürekli oynattığı Belhanda zemin
eleştirisi yaptı diye sezon ortasında kovuldu! Fatih Terim’e ceza verenlere iki
çift laf etmeyenler, Galatasaray’ın basketbol maçında sahaya çıkmamasına vesile
olan Ankaralı’ya geçmiş olsun mesajı yayınladı. Bir yönetim daha ne kadar sinir
uçlarıyla oynar bilemiyorum. Dost meclisinde yaptıkları dedikodular gazete
sayfalarına yansıdı, Donk’un partileri, Fatih Terim’in bodrum’a gittiği vs. En
can alıcı durum GSTV’de yaptığı çıkıştı. Futbolcuların şeref ve haysiyetini
hatırlamasını söyleyip, iplemediğini yani bilerek oynamadıklarını iddia etti.
Ben hayatımda böyle bir skandala şahit olmadım! Futbolcular antrenmana
çıkmamayı planlayınca, iş yine hocaya düştü bu krizi çözdü. Galatasaray hiçbir
zaman bu kadar yalnız kalmamıştı. Mustafa Cengiz yönetimi, rakipleri nasıl arzu
ediyorsa öyle temsil etti.
Yazımı bitirirken bir durum daha yarattılar, pandemi
sürecini bahane ederek seçimi erteleme kararı aldılar! Bu nasıl bir güç
zehirlenmesi, nasıl bir koltuk sevdasıdır? Eğer beni istemiyorlarsa, bir dakika
durmam diyen kişi şimdi gitmemek için direniyor. Tam 3,5 yılda bir takım daha ne
kadar zor duruma düşürülür? Diğer branşlardaki skandallar da cabası. Bunca olay
saydım, şimdi soruyorum, Fatih Terim yerine başkası olsaydı, Mustafa Cengiz
bugünleri görebilir miydi? Mesela ilk sezon Tudor ikinci devreye devam etseydi,
takım içerisinden çözümleri bulup şampiyon yapabilir miydi? Fatih Terim niye
yutkunuyor, niye yumruğunu sıkarak katlanıyor? Bunca olaydan sonra ‘’Fatih
Terim futbol oynatmıyor’’ diyenler nasıl bir görüşe ve vicdana sahip ki böyle
bir düzende yarışmaya çalışan efsanelerine vurmaya kalkıyorlar, kabahat
arıyorlar? Belki de unuttuklarım vardır arada, okurken bak bu da vardı diyenler
olacaktır. Yönetemeyenlere rağmen içeriden dışarıdan hiçbir zaman bu kadar ağır
sınanmamıştır Fatih Terim. Nasıl güçlü bir irade sahibi ki hala sabrediyor hala
dimdik ayakta ve savaşıyor. Bunun farkında olmayanlara farkındalık yaratma
adına bu yazıyı kaleme aldım. Umarım birilerine dokunabilmişimdir.
Yorum Yap