WİNNER OLMAK
WİNNER OLMAK
Her sporun
içerisinde farklı dönemden birbirleri ile kıyaslanan oyuncular vardır.
Basketbolda Lebron James-Kobe Bryant-Michael Jordan, futbolda Messi-Ronaldo-Maradona-Pele
gibi içine bir sürü isim daha eklenebilecek kümelenmeler ile örnek verebiliriz.
Peki bunların arasındaki en iyi olanı, farkı belirleyen nedir? Tabii ki Winner
olmak, sahaya çıktığında karakteri sayesinde her zaman 1-0 önde olmak, motive
olmak için en ufak şeyi bile bir şekilde kendi lehine kullanmayı başarmak ve
kendini bir kazanma makinesine çevirmek. Tabii ki de bunları yapmadan önce de
kaybetmek, hata yapmak ve nasıl yapılacağını öğrenmek...
Winner olmak
insanın genetiğine doğuştan kodlanan bir şey değil. Hatta kazanan olmak için
önce kaybetmeyi öğrenmeli, hatalar yapmalı ve dersler çıkarmalısınız. Michael
Jordan’ın da dediği gibi: ’Tekrar tekrar başarısız oldum. Bunun için
başarılıyım.’’ Dünya spor tarihinde zirveye çıkan herkes kuşkusuz eşsiz
yeteneklere sahip ama kendi aralarındaki yarışta farkı belirleyen yetenekler
değil kazandıkları başarılar. Her zaman bahaneler üretebilirsiniz, sevdiğiniz
bir oyuncudan bahsederken çevresine daha iyi takım oyuncuları konulması
durumunda başarılı olacağını, başarısızlığın onun suçu olmadığını
söyleyebilirsiniz ama her büyük başarıda nasıl ki övgünün en büyüğü yıldızlara
gidiyorsa başarısızlık durumunda yapılan eleştirilerde de bu böyle olmalı.
Çünkü bahsettiğimiz isimler takımın parçaları değil, takımın merkezleri.
Yetenekleri ve kariyerleri onlara çevresindeki pek çok şeyi değiştirme imkânı
veriyor. Spor tarihinin en büyük kazananlarından biri olan Michael Jordan’ın
The Last Dance belgeselinde görebileceğiniz gibi sadece kendilerinin oyununa, motivasyonuna
değil takım arkadaşlarının oyunlarından koçların bakış açısına kadar pek çok
şeye büyük ölçüde olumlu etki edebiliyorlar. Bu kadar noktada etkin
olabiliyorlarken onların yetenekleri hatırına başarısızlıkların yükünü
başkasına atmak diğer takım oyuncularına yapılan bir haksızlık.
Kusursuz bir
yeteneğe sahip olabilirsiniz fakat dünya tarihinde görülmemiş bir yeteneğe
sahip olsanız bile winner değilseniz yeteneğiniz her zaman insanlar tarafından
sorgulanacak. Belki bir yerlerde hatta belki gözümüzün önünde bildiğimiz büyük
sporculardan çok daha yetenekli sporcular geçip gitmiş ve fark etmemişizdir. En
yakın örnek ülkemizde de forma giymiş olan Quaresma, futbol tarihinin en iyi
birkaç futbolcusundan biri olarak görülen Cristiano Ronaldo’dan bir zamanlar
daha yetenekli olarak nitelendiriliyordu. Fakat Cristiano’nun en özel yeteneği
ayaklarında değil karakterindeydi. Günümüzde futbolda ‘’futbol tarihinin en
iyisi kim?’’ sorusunun cevabı yakın zamandaki oyunculardayken basketbolda en
çok verilen cevabın 30 yıl önce oynamış olan Michael Jordan olmasının ana
sebebi bu: Spor tarihinin gördüğü en büyük winnerlardan biri olması, ’kazanan’
olmanın eskiyen bir şey olmaması, 6 finale çıkıp altısını da kazanması ve
bunu,hepsinde final MVP’si kazanarak yapması...
Bazen bir kelebeğin kanat çırpışı bile çok fazla şeye
etki eder. Bazen attığınız fazladan bir Adım, bazense attığınız kendinizden
emin bir bakış. Bazen de winner bir karaktere sahip olmanın getirdiği ufak
tefek şeyler size dünyanın en büyük kupasını getirebilir...
Saf yeteneğe sahip sporcu özel bir sporcudur.Bu yeteneği winner karakter ile süslemek ise onları ‘büyük’ sporcu yapar.
Ömer Faruk Salihoğlu
Yorum Yap