HİÇ YOKTAN İYİ (Club Brugge Galatasaray)

Maçtan önce çekindiğim durum, fiziki mücadele halinde başlamasıydı. Nitekim öyle oldu ve rakibimize göre düşük kaldı gücümüz. Oyunun oynandığı bölgeye de yansıdı. Daha çok bizim defans bölgemizde maalesef. Şükür ki yakaladıkları net şansları harcadılar... Bu başlangıcı on dakikadan fazla sürdürmediğimiz için sevindim. Çünkü böyle beş dakika daha devam etse, belki skoru bulabilirlerdi. 

Galatasaray'ın kadrosundaki en büyük handikap, bire birde eksiltme özelliğine sahip oyuncu. Topu sürerek değil, pasla taşımaya çalışıyoruz ve hücuma çeşit opsiyonu ekleyemiyoruz. Rakip bunun farkına varıp tedirginlik yaşamıyor. Neden mi? Oyuncumuzun karşısına geçtikleri anda geriye dönüyoruz ya da uzun kullanıyoruz. Çalıma çok nadir şahit oluyoruz. İlk yarı takımın en iyisi Babel idi.  Ah o karşı karşıya pozisyonu bir değerlendirse... Normalde gol yapar ama kaleciye nişanladı. En azından beklese, Falcao boş kaleye yuvarlayacaktı. 

Aslında kulübeden ilk hamleye kadar oyunu tutabilmemiz önemliydi. Lemina çıkıp Emre Mor girince, Feghouli serbest oynadı ve temsilcimiz daha iyi görüntü verdi. Orta sahayı resmen Nzonzi tutuyor. Top ayağına gelince endişelendirmiyor. Büyük transfer. Falcao'ya iyi top atılmadı ama faydalı olmak için çok çabaladı. Taç çizgisine hatta kendi yarı sahamızın yarısına kadar gelip fauller aldı, takımını rahatlattı. 

Tam maçı önüme getirince, maçın hakkının bu olduğunu rahatça söyleyebilirim. Biz ne kaçırdıysak onlar biraz daha kaçırdı. Net pozisyonları daha çok. Luyindama'ya bir maşallah kondurayım. Risksiz ve çok atletik oyunculara karşı süper bir maç çıkardı. O da kötü olsa puansız ayrılabilirdik. Tabii ki yıldızımız Muslera. Kaleyi bulanları harika önledi. Can sıkan bir sonuç değil. Bu maç için daha iyisi olmalıydı demeyelim. Daha kötüsü olabilirdi deyip önümüze bakmamız gerek.

Hiç yorum yok