SPORU DA GÜZELLEŞTİREN: KADIN




Spor, toplumumuzda erkeklerle özdeşleştirilmiş bir faaliyet olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla gereken önem kadın sporuna maalesef verilmemiş ya da verilememiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinde de bunun sonuçları görülmektedir. Ülkemizde "faal kadın sporcu" sayısı yaklaşık 1.5 milyondur. Bu da Türkiye'de ki kadın nüfusunun yaklaşık 3,1'lik kısmına tekabül eder. Ülke nüfusuna oranladığımızda neredeyse yok denecek
kadar az olması içimizi acıtan bir durumdur.

Oysa ki bayan sporcularımızın bizlere verdikleri cevap ise elde ettikleri başarıları ile olmuştur. Türkiye tarihinde ilk kez 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda toplam 114 sporcunun 66'sını oluşturan kadın sporcularımız ülkeyi erkeklerden daha fazla kişiyle temsil etti.
Ayrıca bu olimpiyat oyunlarında takım sporlarında 52 yıldır temsil edilemeyen ülkemizin bu hasretine kadın basketbol ve voleybol milli takımımız son verdi. Kadın Basketbol Milli Takımımız, Londra 2012' de Olimpiyat beşincisi olarak adını tarihe altın harflerle yazdırırken göğsümüzü kabarttı. Daha birçok kadın sporcumuz elde ettikleri
başarılarla bayrağımızı gururla dalgalandırırken bizlerinde gurur kaynağı haline geldi.
- Neslihan Yiğit, Badmintonda ülkemizi olimpiyat oyunlarında ilk kez temsil etti.
- Aynı şekilde Melek Hu, 2008 Pekin Olimpiyatları'nda masa tenisinde Cem Zeng ile Türkiye adına ilk kez mücadele etme başarısı gösterdi.
- Milli Judocu Hülya Şenyurt, 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları'nda tarihinde Türkiye'ye ilk madalyasını kazandıran kadın sporcu oldu.
- Elif Jale Yeşilırmak, 2016 Dünya Şampiyonası'nda 58 kiloda bronz madalya kazanarak dünya şampiyonaları tarihinde güreşte bu başarıyı elde eden ilk Türk kadın sporcu oldu.
- Milli tenisçi İpek Soylu, ABD Açık Tenis Turnuvası'nda genç çiftler kategorisinde şampiyonluğa ulaşarak adını unutulmazlar arasına yazdırdı.
- Şahika Ercümen, 2011’de Avusturya’da buz altında tek nefeste 110 metrelik mesafeyi kat ederek hem erkekler hem de kadınlarda buz altı yatay dalış dünya rekorunu kırarak adını Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırdı.
 Bunlarla birlikte takım sporlarında da "Potanın Perileri" son iki Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda da kürsüde yer alarak, Türkiye'nin basketboldaki iddiasını ispatladı. "Filenin Sultanları" ise 2003 yılında Türkiye’de düzenlenen Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanırken, 2012’deki şampiyonada bronz madalyaya uzandı.
Kadın sporcularımız, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında çeşitli branşlarda son 10 yılda, 2 bin 80 madalya kazandı.

Sportif başarının yanı sıra hakemlikte de önemli başarılara imza atan kadınlar, önemli organizasyonlarda boy gösteriyor. Birçok farklı branşta uluslararası organizasyonda yer alan kadın hakemlerden Özgür Mülazımoğlu Ballı, jimnastikte 2012 Londra Olimpiyatlarında görev alarak
bu alanda ülkemiz adına bir ilki gerçekleştirdi.
FIBA kokartlı basketbol hakemi Özlem Yalman ise 2013 Avrupa Şampiyonası ve 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda düdük çalarak önemli naşarı elde etti.

Prof. Dr. Füsun Öztürk Kuter'in Toplumsal Boyutlarıyla Spor isimli kitabında "Her konuda olduğu gibi, sporda da cinsiyet üstünlükleri söz konusudur. Spor dallarında, farklı yüzde performans düzeyleri ile bir dominant taraf mevcuttur.
Ancak gelişim düzeyleri farklı toplumlarda bu konuya olan bakış açısı değişmekte, endüstrileşmiş ülkelerde kadınların spora katılım oranı fazla iken gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran düşüktür.
Çünkü bu toplumlarda kadın, hala dişi cinsin yalnızca doğurganlık için yaratıldığı, ter yerine parfüm kokması, aktif yaşam yerine pasif yaşamı seçmesi düşünülmektedir. Spora katıldığında ise, kadının tenis, yüzme, paten gibi artistik ve estetik branşları seçmesi önerilmektedir. "
diye toplumumuzda da baskın olan düşünceyi çok güzel bir dille açıklamıştır.

Kitapta da bahsedildiği gibi tenis, yüzme, paten gibi kadınlara ait olduğu düşünülen sporların dışında futbolculuğu ile adından sıkça söz ettiren Serenay Aktaş'tan da bahsetmeden olmaz. 5 yaşında Zeytinburnuspor’da futbol hayatına başlayan Serenay Aktaş iki sezon sonra
 1207 Antalyaspor’a transfer olmuştur.
Santrafor mevkiinde görev yapan Aktaş, 1207 Antalyaspor forması ile oynadığı resmi maçlarda ise 19 maçta 24 gol kaydetti.

Tüm spor dallarında, gerek bireysel gerekse takım sporlarında, kadınlar arzu ettiği her dalda spor yapabilmelidir. Bu durum; o kişinin kendi özgür iradesi, beğenisi ve arzusuyla ilgili olmalıdır. Bireysel veya takım halinde yapılan tüm sporlar evrenseldir ve herkese aittir. Biz de artık
"bizi bayan" spor yerine bayan sporu izlemek ülke olarak hepimize iyice gelecek! Kadın sporcularımızın ve kadın sporuna verilen desteğin artması dileğiyle...

Saygılarımla
Ahmet DURMUŞ


SPORU DA GÜZELLEŞTİREN: KADIN

Spor, toplumumuzda erkeklerle özdeşleştirilmiş bir faaliyet olarak algılanmaktadır. Dolayısıyla gereken önem kadın sporuna maalesef verilmemiş ya da verilememiştir.

Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerinde de bunun sonuçları görülmektedir. Ülkemizde "faal kadın sporcu" sayısı yaklaşık 1.5 milyondur. Bu da Türkiye'de ki kadın nüfusunun yaklaşık 3,1'lik kısmına tekabül eder. Ülke nüfusuna oranladığımızda neredeyse yok denecek
kadar az olması içimizi acıtan bir durumdur.

Oysa ki bayan sporcularımızın bizlere verdikleri cevap ise elde ettikleri başarıları ile olmuştur. Türkiye tarihinde ilk kez 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda toplam 114 sporcunun 66'sını oluşturan kadın sporcularımız ülkeyi erkeklerden daha fazla kişiyle temsil etti.
Ayrıca bu olimpiyat oyunlarında takım sporlarında 52 yıldır temsil edilemeyen ülkemizin bu hasretine kadın basketbol ve voleybol milli takımımız son verdi. Kadın Basketbol Milli Takımımız, Londra 2012' de Olimpiyat beşincisi olarak adını tarihe altın harflerle yazdırırken göğsümüzü kabarttı. Daha birçok kadın sporcumuz elde ettikleri
başarılarla bayrağımızı gururla dalgalandırırken bizlerinde gurur kaynağı haline geldi.
- Neslihan Yiğit, Badmintonda ülkemizi olimpiyat oyunlarında ilk kez temsil etti.
- Aynı şekilde Melek Hu, 2008 Pekin Olimpiyatları'nda masa tenisinde Cem Zeng ile Türkiye adına ilk kez mücadele etme başarısı gösterdi.
- Milli Judocu Hülya Şenyurt, 1992 Barcelona Olimpiyat Oyunları'nda tarihinde Türkiye'ye ilk madalyasını kazandıran kadın sporcu oldu.
- Elif Jale Yeşilırmak, 2016 Dünya Şampiyonası'nda 58 kiloda bronz madalya kazanarak dünya şampiyonaları tarihinde güreşte bu başarıyı elde eden ilk Türk kadın sporcu oldu.
- Milli tenisçi İpek Soylu, ABD Açık Tenis Turnuvası'nda genç çiftler kategorisinde şampiyonluğa ulaşarak adını unutulmazlar arasına yazdırdı.
- Şahika Ercümen, 2011’de Avusturya’da buz altında tek nefeste 110 metrelik mesafeyi kat ederek hem erkekler hem de kadınlarda buz altı yatay dalış dünya rekorunu kırarak adını Guinness Rekorlar Kitabı’na yazdırdı.
 Bunlarla birlikte takım sporlarında da "Potanın Perileri" son iki Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda da kürsüde yer alarak, Türkiye'nin basketboldaki iddiasını ispatladı. "Filenin Sultanları" ise 2003 yılında Türkiye’de düzenlenen Avrupa Voleybol Şampiyonası’nda gümüş madalya kazanırken, 2012’deki şampiyonada bronz madalyaya uzandı.
Kadın sporcularımız, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında çeşitli branşlarda son 10 yılda, 2 bin 80 madalya kazandı.

Sportif başarının yanı sıra hakemlikte de önemli başarılara imza atan kadınlar, önemli organizasyonlarda boy gösteriyor. Birçok farklı branşta uluslararası organizasyonda yer alan kadın hakemlerden Özgür Mülazımoğlu Ballı, jimnastikte 2012 Londra Olimpiyatlarında görev alarak
bu alanda ülkemiz adına bir ilki gerçekleştirdi.
FIBA kokartlı basketbol hakemi Özlem Yalman ise 2013 Avrupa Şampiyonası ve 2014 Dünya Basketbol Şampiyonası'nda düdük çalarak önemli naşarı elde etti.

Prof. Dr. Füsun Öztürk Kuter'in Toplumsal Boyutlarıyla Spor isimli kitabında "Her konuda olduğu gibi, sporda da cinsiyet üstünlükleri söz konusudur. Spor dallarında, farklı yüzde performans düzeyleri ile bir dominant taraf mevcuttur.
Ancak gelişim düzeyleri farklı toplumlarda bu konuya olan bakış açısı değişmekte, endüstrileşmiş ülkelerde kadınların spora katılım oranı fazla iken gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran düşüktür.
Çünkü bu toplumlarda kadın, hala dişi cinsin yalnızca doğurganlık için yaratıldığı, ter yerine parfüm kokması, aktif yaşam yerine pasif yaşamı seçmesi düşünülmektedir. Spora katıldığında ise, kadının tenis, yüzme, paten gibi artistik ve estetik branşları seçmesi önerilmektedir. "
diye toplumumuzda da baskın olan düşünceyi çok güzel bir dille açıklamıştır.

Kitapta da bahsedildiği gibi tenis, yüzme, paten gibi kadınlara ait olduğu düşünülen sporların dışında futbolculuğu ile adından sıkça söz ettiren Serenay Aktaş'tan da bahsetmeden olmaz. 5 yaşında Zeytinburnuspor’da futbol hayatına başlayan Serenay Aktaş iki sezon sonra
 1207 Antalyaspor’a transfer olmuştur.
Santrafor mevkiinde görev yapan Aktaş, 1207 Antalyaspor forması ile oynadığı resmi maçlarda ise 19 maçta 24 gol kaydetti.

Tüm spor dallarında, gerek bireysel gerekse takım sporlarında, kadınlar arzu ettiği her dalda spor yapabilmelidir. Bu durum; o kişinin kendi özgür iradesi, beğenisi ve arzusuyla ilgili olmalıdır. Bireysel veya takım halinde yapılan tüm sporlar evrenseldir ve herkese aittir. Biz de artık
"bizi bayan" spor yerine bayan sporu izlemek ülke olarak hepimize iyice gelecek! Kadın sporcularımızın ve kadın sporuna verilen desteğin artması dileğiyle...

Saygılarımla
Ahmet DURMUŞ



Hiç yorum yok