BİR HAYRANIN KALEMİNDEN




Yıl 2006 bir yaz günü biraz ucundan da olsa hatırlıyorum ;Wimbledon’ı İsviçreli raket Roger Federer kazandı. Gazeteden mi okudum yoksa televizyondan mı duydum orasını hatırlayamıyorum. Finalde Rafael Nadal adında bir İspanyol’u yendiğini öğreniyorum. Aynı yıl adını Amerika Açık kazananı olarak da duyuyorum.
Yıllar geçiyor ve ben tenisin kurallarını öğreniyorum. Televizyonda denk geldiğim sürece tenis izlemeye çalışıyorum. Roger durmuyor kazanmaya devam ediyor.         Onu sadece sporcu olarak da sevmiyorum. Centilmenliği ve içtenliğiyle kendisine hayran bırakmaya devam ediyor. Bu adam çok özel diyorum. Onu herhangi bir nedenden dolayı birinin sevmeyeceğini düşünmek bile bana saçma geliyor.
Yıl 2016 Roger kariyerinde ilk kez ameliyat olacak haberini alıyorum. Ardından gelen yorumları duymak ızdırap veriyor: Artık 35 yaşında buradan dönse bile eski günlerini tekrar yaşama ihtimali çok düşük.
Sporla hiç alakası bile olmayanın adını bildiği, bir nesle tenisi sevdiren Roger’ın kariyerinin bitme ihtimali herkesi üzüyor.
Yıl 2017 Federer Avustralya Açık’ta yılın ilk Grand Slam’ini oynamak için korta çıkıyor. Sakatlıktan sonraki ilk Gran Slam’i.
Rakiplerini teker teker geçiyor ve finalde izleyicilerin en çok oynamasını istediği Rafael Nadal’la karşılaşıyor. Üç buçuk saati aşan mücadelede Nadal’ı 3-2 yeniyor ve 5 yıl sonra Grand Slam kazanmayı başarıyor. 1 yıl önce kariyeri acaba bitecek mi diye tartışılan Federer 1 yıl sonra Grand Slam kazanıyor. Yılın 2. Slam’i olan Roland Garros’u uzmanı olduğu çim kortta Wimbledon’a daha iyi durumda katılmak için oynamıyor. 2017 Temmuz’unda yılın 2. Grand Slam’ini kaldırıyor.
Ve bu yılın başında 1 yıl önce kazandığı Avustralya Açık’ı yeniden kazanarak 20. Grand Slam’ini kazanıyor. 36 yaşında adeta yeniden doğarcasına bitmeyen kazanma aşkı bitmeyen oynama coşkusuyla oynuyor.
Geçtiğimiz ay Roger rekorlara doymuyor. ATP Rotterdam turnuvasını kazanıyor. Çeyrek final maçını kazandığında yeni bir rekorun sahibi oluyor: Dünyanın en yaşlı 1 numarası
37 yaşına merdiven dayamış olan Roger herkesin ilham kaynağı oluyor. Büyük sporcu olmak için sadece yetenekli olmanın yetmediğini , iyi bir psikolojiye , kararlılığa ve her şeyden önce kendisine ve yaptığı işe olan saygı ve sevginin önemini tüm dünyaya göstermiş oluyor.
Federer’i izlediğimiz için çok şanslıyız. O, bir gün sporu bırakacak ama konuşulmaya devam edilecek. Nasıl bırakacağını bilmiyorum ama temennim var.
Böyle şahane bir kariyer spor şöleninin yaşandığı olimpiyatlarda bitse fena olmaz yani. 2020 Tokyo’da onu ağzında altın madalyasıyla kameralara poz verirken hayal etmek bile beni çok mutlu ediyor. Ah bir de gerçek olsa…
Ahmet ERGÜÇ

Hiç yorum yok