YILDIZLAR DA KAYAR



YILDIZLAR DA KAYAR
Serdar ÜSTÜNTAŞ

            Futbolumuzda veya dünya futbolunda her zaman yetenekli, insanları oynadığı futbolla büyüleyen yıldız oyuncu diye tabir ettiğimiz futbolcular hep var olmuştur. Örneğin 50'li 60'lı yıllarda bizde Metin Oktay, Lefter Küçükandonyadis gibi yıldızlar varken dünyada Pele, Puskas, Eusebio gibi yıldızlar ön plandaydı. 70'lerde biz de Ogün Altıparmak, Şenol Güneş ve Fatih Terim ön plana çıkmışken Avrupa'da Cruyff, Beckenbauer gibi yıldızlar parlıyordu. 80'lerde Tanju Çolak, Metin Ali Feyyaz üçlüsü tüm dünyaya ismini duyururken Maradona, Gullit, Riijkaard, Van Basten, Platini gibi üst düzey futbolcular isimlerini en üste yazdırmıştı. 90'larda Galatasaray'ın UEFA Kupasına giden serüveninde yer alan futbolcular yıldız gibi parlıyordu. Bir de bu dönemde Sergen Yalçın gibi peşinden herkesi koşturan yıldızlar da mevcuttu. Dünyada ise yıldız sayısı birden çok çok artmaya başladı. Futbol endüstri halini aldı ve tüm dünyayı sardı. Brezilyalı Ronaldo, Fransız Zidane bu endüstrinin en önemli parçaları haline geldi. 2000'li yıllarda futbolun yanına magazin boyutu da hızlı bir şekilde dahil oldu. Ülkemizde Televole ile başlayan bu akım zirvesini yaşamaya başladı. İşte bu süreçte 2005-2006 sezonunda Galatasaray altyapısından A Takıma 4-5 futbolcu dahil oldu. Hagi ile başlayan bu gençlik operasyonu sayesinde Galatasaray'da Uğur Uçar, Ferhat Öztorun, Aydın Yılmaz ve Arda Turan az az da olsa forma şansı yakalamaya başladılar. Sonraki sezon bu futbolculardan Arda Turan Manisaspor'a kiralandı. Galatasaray'da oynamamasına rağmen Manisaspor'un Fenerbahçe'yi 5-3 yendiği maçta adeta yıldızlaşarak şampiyonluğu tapusunun olduğu takıma hediye etti. Bu da onun kariyerinde dönüm noktası oldu.
            Arda Turan, Galatasaray ile ilk etkileyici performansını Mleda Boleslav maçlarında Şampiyonlar Ligi ön eleme mücadelelerinde gösterdi. Herkes ondan bahseder olmuştu. Gerets'in 11'inde değişmez oyuncu olmaya başlamıştı. Sezon içerisinde takım çok fazla başarıla olamasa da takımda Arda Turan taraftarın sevgilisi haline gelmişti. Bir sonraki sezon Alman Feldkamp ile disipline edilen Arda artık yıldız adayı olmuştu. Müthiş bir sezon çıkararak takımın şampiyonluğunda baş rol oynadı. O performans ile Avrupa Şampiyonasına giden Arda, Milli Takım ile bir de Avrupa üçüncülüğü yaşamış turnuvanın en iyi oyuncuları arasında gösterilmişti. Arda futbolu ile büyümeye başlamıştı. Yavaş yavaş Avrupa kulüplerinin dikkatini çekmeye başladı. 2009-2010 sezonunda 22 yaşında Galatasaray takım kaptanlığına getirildi. sezonlar kötü gitse de Arda futboluyla büyülüyordu. 2011-2012 Sezonuna Fatih Terim ile giren Galatasaray Ağustos ayında büyük bir şok yaşadı. Arda Turan 12,5 Milyon Eura'ya Atletico Madrid'e imza attı. Çok büyük bir meblağdı. Avrupa hayalinin peşinden giden Arda İspanya'yı sallamaya hazırlanıyordu.
            Atletico Madrid'in en önemli iki oyuncusundan biri olan Arda futbol şovuna İspanya'da başlamıştı. Simeone ile birlikte zirveye çıktı. İşte sonun başlangıcı da burada başladı. 2. Sezonda hakeme kızdığı için kramponunu 10 metre ötedeki yardımcı hakeme fırlattı ve internet alemini salladı. Daha sonra büyük bir medya şirketinin sahibi ile çok sık görülmeye başladı. Ayrıca magazin dünyasında yaşadığı çalkantılı aşk hayatı yüzünden çok fazla gündemi meşgul etmeye başladı. Derken kendini 41 Milyon Euro transfer bedeli ile dünyanın en büyük 3 takımından biri olan Barcelona'da buldu. Messi, Suarez, Neymar gibi en iyi yıldızların yer aldığı takımda fena gitmiyordu. Burada kupa kazanmaya devam etti. Bu esnada sosyal medya üzerinden bir takım kişilerle direkt mesajla yapılan yazışmalar gündeme düştü. Hatta internet fenomenleri tarafından alay konusu oldu. Dm'den yürüme esprilerinin öncüsü oldu. Messi ile araları açılmaya başladı. Bu da onun Barcelona günlerinin sayılı olduğu anlamına geliyordu. Menajeri teklifler var dese de ortada teklif yoktu. Avrupa Şampiyonasına gitmeye hak kazanan Milli Takımın yine en önemli kozuydu. Fakat oynadığı futbol hayal kırıklığı yarattı ve Milli Takım çeyrek finali göremeden elendi. Fatih Terim bir sonraki milli maçlar öncesinde Arda ve Arda gibi davranan futbolcuları kampa davet etmedi. Ortalık yangın yerine döndü. Daha sonra prim söylemleri ortaya atıldı. Her ne kadar üstü kapatılsa da Arda ve Burak'ın olduğu kesim prim dedikodusunun önüne geçemediler. Araya hatırı kırılamayacak kişiler girince ortam yumuşadı ve Fatih Terim yeniden Arda'yı takıma davet etti. Fakat oynatmayarak yine ders verme yoluna gitti. Bir maçta Arda'yı ilk onbir oynatmaya karar veren Fatih Terim, Arda Turan'ı oyundan alınırken gösterdiği lakaytça tavırlar yüzünden ilk onbirinden iyice sildi. Aradan geçen bir kaç ay sonra yine milli maç dönüşü uçakta gazeteci Bilal Meşe'yi yumruklaması üzerine kadro dışı bırakıldı. Duygusal bir konuşma ile Milli takımı bıraktığını açıklayan Arda yine öfkeyle kalkmış zararla oturmuştu. Barcelona'da kadroya dahil edilmiyordu. Takım arıyordu. Kısaca Galatasaray'dan teklif bekliyordu. O teklif gelmedi çünkü bir sene önce verilen teklifi çok komik diyerek reddetmişti. Bu esnada eski dostu Göksel Gümüşdağ devreye girdi ve iki üç gün içerisinde Arda'yı ikna edip imzayı attırdı. Arda Türkiye'de Galatasaray'dan başka takımda oynamam derken birden Başakşehir'e transfer olmuştu. Galatasaray taraftarı bu olayı yeni bir Emre Belözoğlu olayı gibi gördü ve Arda ile tüm bağını koparttı. Arda bu esnada evlendi. Arda yavaş yavaş futbola ısınmaya başlamışken sezonun son maçlarında hakemi maçta tehdit etti ve milyonların gözünden bir daha düştü. 16 maç ceza alan ve ceza rekoru kıran Arda daha sonradan cezası indirilse de  toplum vicdanı önünde cezası düşürülmemişti. Arda yeni sezonda daha henüz oynamadı ama yine sarsıntıcı bir olayla karşımıza çıktı. Şarkıcı Berkay ile yaşamış olduğu olaylar ülke gündemini fazlasıyla meşgul etti. Görüntüler, söylenenler ahlak dışı davranışlar, silahların konuşması ile mafyavari hareketlerle göz önüne geldi. Artık futbolun hiç bir şekilde konuşulmadığı döneme girmişti Arda. 12,5 yıl ile yargılanmaya başladı. Kulübü 2, 5 Milyon TL ceza verdi. Tarihi dibi gördü diyebiliriz.
            Futbolu ile büyüyen Arda magazin ile dibi gördü. İlyas Salman'ın Ya Ya Ya Şa Şa Şa filmi gibi bir çöküş yaşadı. Bu da bize Ferdi Tayfur'un meşhur şarkısı Yıldızlar da Kayar'ı hatırlattı.
            Bu işin doğrusu Atatürk'ün dediği söz gibi biz sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severiz. Bir de Florya'nın meşhur sözüyle bitirelim: Sizi buraya getiren yeteneğinizdir ve sizi burada tutacak olan karakterinizdir. Karakterli, zeki, çevik ve ahlaklı sporcularımızın çoğalması dileğiyle.
           
             

Hiç yorum yok