Fatma Ata Röportajı
Genç ve başarılı basketbolcu Fatma Ata ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
1)Fatma
Ata kimdir? Kendinizden biraz bahseder misiniz?
-9 Mayıs 1996 yılında İstanbul’da doğdum.
Annemin anneliğine hayran, babama aşık,
kardeşiyle sürekli çatışan ve hala evde şımartılan biriyim :) 9 yaşında
basketbola okul seçmelerinde seçildim ve basketbol hayatım başlamış oldu.
Öğrenimimi Oğuzkaan Koleji’nde devam ettirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi
BESYO’ya girdim. Hala İÜ BESYO’da lisans öğrencisiyim. Aile bağlarımız çok
güçlüdür ve genel olarak ailemle vakit geçirmeyi çok seven, evcimen
biriyim. Hayatımın neredeyse tamamını basketbol kaplamış durumda. Birçok
Euroleauge, EuroCup, Süper lig maçlarını elimden geldiğince izlemeye ve takip
etmeye çalışırım.
Kendi halinde, neşeli ve enerjik bir insan
olduğum söyleniyor. :)
Kedilere karşı ayrı bir sevgim vardır. Genel
olarak sokak hayvanlarını elimden geldiğince korumaya ve karınlarını doyurmaya çalışırım. Her
anımda eğlenmeye ve hayattan zevk almaya çalışıyorum. Her şeyden önemlisi
sevdiğim işi yapıyorum, bu bile mutlu olmama yeterli bir sebep..
2)Sizi
basketbola iten sebepler nelerdir?
-Beni basketbola iten asıl sebep, saha dışındaki hayatımda da
olduğu gibi hırslı olmamdır. Bir şey için mücadele ediyor olmak ve elimden
gelenin en iyisini yapmak için odaklandığımda devreye hırsım
giriyor. Kendimi o sahanın içine girdiğim zaman başka bir atmosferde
bulduğumu biliyorum, hissediyorum. Ve her antrenmanda, maça çıkarken, off
seasonda bile çalışmak için girdiğimde inanılmaz bir heyecanla sahaya ayak
basıyorum. Bu da hayatımda vazgeçemeyeceğim tek şeyin basketbol olduğunu
gösteriyor.
3)Altyapısından
yetiştiğiniz İstanbul Üniversitesi'nden ayrılırken neler hissettiniz?
-İstanbul Üniversitesi, her zaman altyapısı güçlü olan, oyuncu
yetiştiren, yetiştirirken bir kulüpten daha çok aile ortamını sağlayan, ilk
başladığım zamandan ayrılana dek o sıcaklığı hissettiğim, benim için yeri ayrı
olan kulüp -diyemeyeceğim- benim için yuvadır :)
Kulüpten ayrılmam biraz zor oldu duygusal
olarak... Çünkü 9 yıl boyunca evimden daha çok zaman geçirdiğim, iki idman
arası soyunma odalarında yattığım, sahasını benimsediğim bir yerdi. O
zamanki A takım Antrenörüm Fırat Okul ve Genel Menajerim Remzi Dilli ile
konuşup ilk transferimi şehir dışına giderek gerçekleştirdim. Hem duygusal
olarak üzücü, hem de orada yetiştiğim için gurur verici bir
duyguydu… Yıllarca orada olduğum için bana emeği geçen bütün
antrenörlerime teşekkürü bir borç bilirim.
4)Genç
yaşta takımın bir parçası olmak başarınızı arttıran noktalardan biri midir?
-Kesinlikle öyle. Bana göre genç olmak sadece tecrübesiz
olmaktır. Antrenörüm Mehmet Can Öztürk hep öyle derdi bana ... Gençsen ve
o takımın bir parçasıysan takımında olan bütün oyunculardan kendine bir şeyler
katabilirsin; tecrübeli bir guardın soğukkanlı oluşunu, takım kaptanının kriz
anında takımı nasıl toparlayıp yukarı çektiğini gözlemleyerek kendine tecrübe
edebilirsin. Genç olup takımın bir parçası olmak çok değerli bir şey
bence.
5)İstanbul
dışında bir kentte oynamak ya da İstanbul dışına alışmak nasıl bir süreçti?
-İstanbul’dan sonra ilk olarak Samsun’a gittim. Adapte olma
sürecim zorluydu. Aileme fazla bağlıyım ve aile konusunda çok duygusalım. İlk
zamanlar ben evimi özledim diye ağlamışlığım bile vardır :) Ama kısa
sürede şehir dışında olmaya alıştım. Başka bir yere, başka bir şehre, başka bir
atmosfere artık daha kolay alışabiliyorum.
6)İdolünüz
olan yerli bir oyuncu var mı?
-Kadınlarda idol olarak gördüğüm ve her zaman duruşuna hayran
kaldığım oyuncu Şaziye İvegin Üner’dir. Erkeklerde ise idol olarak
gördüğüm, hırsından ve defansa olan isteğinden dolayı da Doğuş Balbay
diyebilirim.
7)Bir
dönem formasını giydiğiniz YDÜ'nün kapatılması hakkında neler düşünüyorsunuz?
-YDÜ’nün kapanması; kısa dönemde bu kadar çok büyük başarılara
imza atan kulüp ve yöneticilerin, basketbol camiası ve basketbol severler için
büyük bir kayıp olduğunu düşünüyorum ve çok üzücü bir durum. TKBL’den
Süperlig’e cıktığı zaman o oluşumun içinde olmaktan, o kadroda bulunmaktan ve
takımın bir parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyduğumu ayrıca belirtmek
isterim.
8)Sahada
yaşadığınız ve ''o anı hiç unutamam'' dediğiniz bir olay var mı?
-Evet, kesinlikle unutamayacağım bir an var..
Canik Belediye’de oynarken Adana’da BOTAŞ Cup
Hazırlık Turnuvası’na katılmıştık.
8 Ekim günü MBK ile oynadığımız, Mehmet Can
Abi’min rahatsızlandığı maçtaki son diyaloğumuzu asla unutamam. Oyuna
girmiştim, top çaldıktan sonra aynı anda top kaybı yapmıştım. Ve o anda Mehmet
Can Abi’nin beni yanına çağırıp, söylediklerini hiçbir zaman unutmam,
unutamam… Bu an her aklıma geldiğinde hala gözlerim dolar ve hiçbir zaman
unutmayacağım...
9)Fatma
Ata basketbol dışında neler yapar?
-Fatma Ata basketbol dışında tarihi ve araştırmayı sever.
Kitap okumayı sever, hatta bazen sadece bir gününü kitap okuyarak geçirebilir.
Doğa ile yalnız kalmayı sever; mesela bir sahil kenarında saatlerce oturup o
anın keyfini çıkartmak en sevdiği aktivitedir. Televizyon fazla izlemez, takip
ettiği yabancı diziler vardır. Basketbol maçı kaçırmamaya çalışır, oynamak
kadar izlemekten de keyif alır. Sezon içerisinde kalan zamanlarını bu şekilde
değerlendirir.
10)Son olarak Sporda Manşet Dergisi'ni takip ediyor musunuz? Görüş ve
önerileriniz neler?
-Sporda Manşet dergisini takip ediyorum. Tek bir
branşa bağlı kalmayıp, her branştan haber yapıyor olmanız çok güzel bir durum.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Röportaj: Esra ÇAY
Yorum Yap