POTANIN KRALİÇESİ: NEVRİYE YILMAZ





EFSANE SPORCULAR SERİSİ-15-
POTANIN KRALİÇESİ: NEVRİYE YILMAZ
Serdar ÜSTÜNTAŞ

Türkiye’de en gözde ikinci spor olan basketbolda erkeklerde efsane olan Hidayet Türkoğlu’na önceki sayılarımızda yer vermiştik. İşte bu sayımızda kadınlarda efsane olan ve geçtiğimiz sene basketbolu bırakıp işin bench kısmında antrenörlük tarafına geçen başka bir isme yer vereceğiz. Kadın basketbolumuzun ilk efsanesi, dünyada Diana Taurasi neyse Türkiye’deki karşılığı olan ve WNBA’de oynamış ilk kadın basketbolcumuz Nevriye YILMAZ bu ayki efsane sporcumuz.
1980’li yıllarda Bulgaristan’da yaşayan Türk soydaşlarımızın ne şartlarda yaşadığını Naim Süleymanoğlu ve Halil Mutlu gibi iki efsanemizin hayat hikâyesinde de yer vermiştik. Yine aynı Bulgaristan ve yine aynı yıllarda zulme uğramış, ötekileştirilmiş ve özgürlüğü elinden alınmaya çalışan ailelerden birisi de Yılmaz ailesiydi.  16 Haziran 1980 tarihinde Filibe’de aralarına Nevriye adını verdikleri bir bebek katıldı. Tıpkı soyadları gibi baskılara karşı yılmadılar. Fakat Bulgar Hükümeti artık çok çok ileriye gitmeye başlamıştı. Mecbur olarak anavatana dönmeye karar verdiler. İlk olarak o dönemde göçmen ailelerin yerleşmeye başladığı Bursa’ya yerleştiler.  Daha sonra ise hayatlarının değişeceği İstanbul’ a geçtiler.
Nevriye 12 yaşına geldiğinde uzun boyu ve düzgün fiziği sebebiyle herkesten ayrılmaya başlamıştı. Onu görenler onda basketbol cevheri görmüşlerdi. O da 1992 yılında basketbola, kadın basketbolunda köklü bir kulüp olan İstanbul Üniversitesinin altyapısında başladı. Kısa zamanda fiziğini, tekniği ile birleştirdi ve pota altının vazgeçilmez oyuncusu olacağını daha o yıllardan hissettirmeye başladı. Pota altının yanı sıra oyunun sıkıştığı anlarda alçak post atışları da oldukça başarılıydı. 1996 yılında Milli takımda görmeye başladığımız Nevriye Yılmaz’ın büyük takımlara transferi hiç gecikmedi ve 17 yaşında kulübün A takımı ile sözleşme imzaladı.  Profesyonelliğe geçmeden 1997 yılında Dünya Liseler Arası basketbol Şampiyonluğunu Boğaziçi Lisesi ile birlikte kazanarak altyapıda büyük bir başarıya imza attı. Aynı yıl Akdeniz Oyunlarında Milli Takımda görev alan Nevriye gümüş madalya kazanan takımın bir parçasıydı.  Pivot mevkisinde hem kendi takımının hem de milli takımın yeni yıldızı olmayı başarmıştı. Hedefleri vardı lig şampiyonluğu, Avrupa Şampiyonluğu yaşamak istiyor ve WNBA’de oynamak istiyordu. Ligde şampiyon olmak çok çok zordu. Çünkü Galatasaray üst üste şampiyonluklar alarak lige ambargo koymuştu. Fenerbahçe ise iyi bir kadro kurup bu ambargoyu delmek istiyordu. Nevriye’nin ilk hayalini gerçekleştirmesi için İstanbul Üniversitesinin çok iyi kadro kurması gerekiyordu ki o dönemde Üniversite daha çok oyuncu yetiştirmeye yönelmişti ya da bu iki büyük takımdan birisine gitmesi gerekiyordu. 1999 yılında şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptıran Galatasaray yeniden iddialı bir takım kurmak için harekete geçtiğinde Nevriye Yılmaz’a da yönelmiş ve onu ikna ederek kadrosuna katmıştı. Artık ilk hayaline çok yakında Nevriye. Çalıştı, şut attı, kendini geliştirdi ve sezon sonunda ilk hayaline ulaştı. İlk şampiyonluğunu kazandı.  2001 yılında Botaş’ın büyük bir sürprize imza atarak şampiyonluğu almasıyla Nevriye Avrupa’ya açılmaya karar verdi. İsrail’in Nirosoft Carmiel takımına transfer oldu. Yunanistan’da tamamlanan sezonun ardından bu defa İtalya’ya gitmeye karar verdi. İtalya’nın Termine de Mareze takımıyla anlaştı. Bu esnada WNBA için deneme kamplarına giden Nevriye bu sezonu da verimli geçirdi. Bu kez Nevriye için Amerika yolu gözüktü. Gelişimini takip eden İtalyan La Spezia takımı ile anlaşan Nevriye Yılmaz’ın bir başka hayali de gerçekleşmiş oldu. 2003 yazında WNBA takımlarından Phoenix Mercury ile sezonluk imza attı ve WNBA’de forma giyen ilk Türk kadın Basketbolcu oldu. Burada 5 maçta görev alan Nevriye için bu büyük bir deneyim oldu. La Spezia sezonunun sonunda yeniden WNBA’e geçti ve 2004 yılında San Antonio Silver Stars takımı ile anlaştı ve 7 maçta görev yaptı. 2005’te İtalya’da Pool Comensa Como takımıyla son sezonunu yaşadı ve başarılı bir sezon geçirdi. 2005 yazı hem onun için hem de Kadın Milli Basketbol takımımız için çok önemliydi. Çünkü 2005 Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası ülkemizde yapılıyordu. Turnuvaya çok iyi hazırlanan Nevriye Yılmaz Milli Takımın çeyrek final oynamasında önemli rol oynadı. Aynı zamanda bireysel istatistiklerde çok başarılı bir performans sergileyerek turnuvayı ribaunt kraliçesi olarak bitirdi. Aynı zamanda en çok skor üreten 4. Kadın basketbolcu oldu.
2005-2006 sezonuna kadar WNBA, İsrail, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde ülkemizi başarıyla temsil eden Nevriye Yılmaz ülkemize dönmeye karar verdi. Bu defa imza attığı kulüp İstanbul’un karşı yakasındaki Fenerbahçe idi. Fenerbahçe Aziz Yıldırım başkanlığında hem lige hem de Avrupa’ya damga vurmak istiyordu. İlk iş olarak Nevriye’yi transfer ettiler. 2006 sezonuyla başlayan bu birliktelikle hem Nevriye hem de Fenerbahçe şampiyonluklara ambargo koymaya başladı. Nevriye Fenerbahçe ile hepsi üst üste olmak üzere 7 şampiyonluk kazandı. Bu şampiyonluklara 4 Türkiye Kupası 4 de Cumhurbaşkanlığı Kupasını da ekledi. Aynı zamanda defalarca Milli Takımda yer alan Nevriye Milli Takım kaptanlığını da üstlenerek büyük bir sorumluluğu da üstlendi. 2011 yılında Polonya’da düzenlenen Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonasında boy gösteren kadın basketbolcularımız arasında en öne çıkan yine Nevriye oldu. Milli takımımız gümüş madalya alarak 2. olurken Nevriye turnuvanın en iyi beşine seçilerek başka bir başarıya daha imza attı. Bu ikincilik basketbolda ülkemize bir ilke daha getirdi ve Kadın Basketbol Takımımız olimpiyatlara katılmaya hak kazandı. 2012 yılında Olimpiyatlarda da mücadele eden Nevriye Yılmaz ülkemize bir kez daha gurur yaşatan isimler arasında yer aldı.
2012 yazında ezeli rakip Galatasaray güçlü bir hamle ile Nevriye Yılmaz’ı ikna ederek transfer etti. Bu transfer o yaz çok konuşuldu. Nevriye takımın ilgisizliğine karşı ezeli rakiple başarılı olarak cevap vermek istiyordu. O sezon şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptıran Galatasaray hem lig hem Avrupa için çok iddialı bir kadro kurdu ve hem ligde hem de Euroleague’de şampiyonluğa ulaştı. Tabi ki bu Nevriye’nin bir başka hayalinin gerçekleşmesi demek oluyordu.  2013 Avrupa Basketbol Şampiyonasında 3. Olan takımın en etkili oyuncuları arasındaydı. Ama yapacak işleri daha bitmemişti Nevriye’nin. 2005 yılı gibi 2014 yılı da ülkemiz Kadın Basketbolu için çok önemli bir yıldı. Dünya Kadınlar Basketbol Şampiyonası ülkemizde düzenleniyordu. Tabi ki bu turnuva Nevriyesiz düşünülemezdi. Çok iyi bir turnuva geçiren Milli takımımız yarı final oynayıp Dünya dördüncüsü olurken Lara Sanders ile olan uyumu Nevriye’yi yine ön plana çıkarmıştı. Her başarıda olduğu gibi bu başarıda da yine Nevriye Yılmaz’ın imzası bulunuyordu. Yaşı basketbol için ilerlemesine rağmen basketbola devam eden Nevriye son iki yılını yine Galatasaray’da sürdürdü. Çok yıpranmıştı ve sakatlıklar artmaya başlamıştı. 2016 Rio Olimpiyatlarına giden Milli Takımda son kez görev yapan Nevriye Yılmaz basketbolu bırakma kararı aldı ve aktif sporculuk hayatını noktaladı.
Çalışkanlığıyla, disipliniyle, başarıya aç olmasıyla, hırsıyla, haksızlığa karşı yapısıyla, azmiyle güçlü bir kadın figürü olan Nevriye Yılmaz halen Galatasaray Kadın Basketbol Takımının yardımcı antrenörü olarak görev yapıyor. Tecrübelerini yeni jenerasyona aktarıyor ve halen basketbolumuzun gelişimine aktif olarak katkı sağlıyor.
İstanbul’un her iki yakasında efsane haline gelmiş, 10 Lig Şampiyonluğu yaşamış, 7 Türkiye Kupası kazanmış, 1 Euroleague Şampiyonluğu yaşamış, 1 Dünya Dördüncülüğü, 1 Avrupa İkinciliği görmüş, 2011 yılında Avrupa’nın en iyi beşine seçilmiş, WNBA’de oynayan ilk Türk Basketbolcu olmayı başarmış, 2005’te Ribaunt Kraliçesi olma sevincini yaşamış, Euroleague’de en fazla süre alan, en fazla sayı atan, en fazla ribaunt alan Türk oyuncu unvanını almış bir basketbolcudan bahsettik. Unuttuğumuz başarıları da muhakkak vardır. Ama biz bir şeyi unutmuyoruz. Kadın Basketbolu deyince aklımıza gelen ilk isim ve efsanemiz Nevriye Yılmaz’dır.
Nevriye Yılmaz’a basketbolda yaşadığı ve yaşattıkları için teşekkür ederken gelecek hayatında reklamlarda oynayan o küçük kız gibi ben Nevriye olmak istiyorum diyen genç nesiller yetiştirmesini bekliyor ve diyoruz ki herkes yılar NEVRİYE YILMAZ…


Hiç yorum yok