BEŞİKTAŞIN BABASI-HAKKI YETEN



EFSANE SPORCULAR SERİSİ-16-
BEŞİKTAŞIN BABASI-HAKKI YETEN
Serdar ÜSTÜNTAŞ

                “Beşiktaş’a ne kaldı ondan? Tek kişiden kalabilen en çok şey… Bu gün, Fenerbahçe’yi zaman içinde var olmuş birçok oyuncuyu yan yana koyarak tanımlayabiliriz. Galatasaray’ı da. Beşiktaş’ı yalnız onu düşünerek de açıklayabiliriz. Bu bir olay. Mutlaka adı olmalı. Bir Recep, bir Mehmet Ali, bir Lefter, bir Can, bir Metin… Bunları tek tek sanatçılar olarak anımsıyor kişi. Baba Hakkı ise bir kurum gibi, bir ordu gibi, bir okul gibi… Tuhaf şey çok büyük buluyorum, ama tek başına düşünemiyorum onu. Maksim’den Kristal’den, Novotni’den, başka eğlence yerlerinden çıkmazmış. O yanını ise hiç düşünemiyorum. Yöneticilik, genel kaptanlık, başkanlık ve onursal başkanlık da yaptı kulüpte. Kulübüne böylesine damga vurmuş başka bir sporcu var mı ülkemizde? Kurtuluş Savaşı tadı var Baba Hakkı’nın adında. O da var. Şemsiyesi koskoca bir palto. Çok da uzun geliyor ona.”
                Edebiyatımızda en güzel aşk şiirlerinin yazarlarından biri olan Cemal Süreya, Beşiktaş ile Hakkı Yeten arasındaki sevgiyi anlatan en güzel cümleleri söylemiş belki de yukarıda.
Daha çok küçükken babasını şehit vermiş bir çocuktu Baba Hakkı. 1910 yılında o dönemde Osmanlı İmparatorluğu toprakları içinde yer alan ve günümüzde Yunanistan’ın kuzeyinde Ege Makedonyası bölümünde yer alan, şu şehri de denen Vodina’da dünyaya gelen Hakkı ile ailesi 1 sene sonra İstanbul’un Beşiktaş semtine taşınmışlardır.  Babası 1. Dünya Savaşında şehit olunca daha küçük yaştayken şehit çocuğu olmuştur. Babasının şehit olması onun hayatını da değiştirmiştir. Memleketin zorlu bir süreçten geçmesi ailesini de etkilemiş ve asker olmaya karar vermiştir.  İlerleyen yıllarda askeri okula yazılmıştır. Ülkenin bağımsızlığını kazandığı yıllarda gerek semtte gerekse askeri okulda oynanmaya başlanan futbolla tanışmış ve yetenekli olduğu kulüpler tarafından keşfedilmiştir. Karagümrük’te ilk defa forma giymeye başlayan Hakkı kısa zamanda diğer kulüplerin de radarına girmiştir. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli Askeri takımlarında da forma giyerek beğeni kazanmıştır. Hatta bir gün maça geç kalıp sandalla ikinci yarıya yetişmiş ikinci yarıda altı gol atarak üstün yeteneklerini göstermiştir. Bu üstün performansları sonucu Fenerbahçe ve Beşiktaş onu izlemeye almışlar ve transfer yarışına girmişlerdir. Şeref Bey ikna ederek Hakkı’yı Beşiktaşlı yapmıştır. Beşiktaşlı olmasının sebeplerinden birisi de kendini o semte ait hissetmesidir. Aynı yıl askerlik mesleğini bırakan Hakkı farklı bir mesleğe yönelmiştir. Hukuk okumaya başlamıştır. Futbolun amatör yılları olduğu için bu durum o zamanlar için çok normaldir. İlk olarak o dönemde sürati ve disiplini ile dikkat çeken Hakkı sağ açık olarak görev yapmıştır. Kısa sürede askerliğin de verdiği liderlik özelliği ve otoritesiyle kaptanlığa yükselmiştir. Vakurdur, efendidir. Kendisinden genç oyunculara yön göstermesi, saha içindeki yönlendirmeleri ve rakip futbolculara bile gösterdiği babacan tavırları sonucu herkes ona Baba Hakkı demeye başlamıştır. 1934 yılında Yeten soyadını alan Hakkı 1937 yılında Hukuk Fakültesini de bitirip avukat olmuştur.
1938’a kadar sadece 1 kez şampiyonluk sevinci yaşayan Baba Hakkı bu seneden sonra ise adeta takımı ile şampiyonluklara ambargo koyarak İstanbul Liginde 1946’ya kadar 8 senede 7 defa şampiyonluk yaşamıştır.  Ayrıca 3 defa da Milli Lig Şampiyonluğu yaşamıştır. Kaptanlığını yaptığı kulüpte sadece bu kupalarla kalmayan Baba Hakkı o yıllarda düzenlene hemen her kulvarda şampiyonluk yaşamış ve yaşatmıştır.  1 defa İstanbul Şilt Kupası şampiyonluğu, 1 defa İzmir Uluslar arası Fuar Şampiyonluğu, 2 İstanbul Kupası Şampiyonluğu, 2 defa da Başbakanlık Kupası Şampiyonluğu sevincini yaşamıştır. Birçok kez İstanbul Ligi gol krallığı unvanını da alan Baba Hakkı derbilerde hem Fenerbahçe’ye hem de Galatasaray’a otuzar gol atmış ve kırılamayacak bir rekorun sahibi de olmuştur. Kariyeri başarılarla dolu olan Baba Hakkı kendisinden sonra gelecek nesile de örnek bir sporculuk kariyer örneği bırakmıştır. İnönü Stadının açılış maçında da yer alan Baba Hakkı’nın efendiliği Beşiktaş’ın bir diğer unutulmaz ismi Süleyman Seba’ya da sirayet etmiştir. 1948 yılında 38 yaşındayken kötü bir gününde bir iki kendini bilmez seyirci onu ıslıklayınca sporu bırakma kararı almış ve aktif futbolculuğa veda etmiştir.  Kariyeri boyunca 439 maça çıkan Baba Hakkı attığı 382 golle günümüzde bile çok zor ulaşılacak bir rakama imza atmıştır. Milli takımda 3 defa forma giyen Baba Hakkı özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında milli maçlar olmadığı için Milli formadan uzak kalmıştır. Bu 3 maçta tek golünü de Bulgaristan’a atmıştır.
1948 yılında futbolu bırakan Baba Hakkı’yı futbol ve çok sevdiği Beşiktaş’ı bırakmamış ve onu teknik direktörlüğe getirmiştir.  1949 ve 1951 yıllarında 2 defa Beşiktaş teknik direktörü olmuştur.  1951 yılında Beşiktaş İstanbul Ligi şampiyonu olmuştur. Ondan sonra inzivaya çekilen Baba Hakkı kulüpten kopmamış ve kulübün kendisine her ihtiyaç duyduğunda orada olmuştur. Sadece Beşiktaş’a değil Türk futboluna da yardımcı olmuştur. Amatörlükten profesyonelliğe geçerken Türkiye Futbol Federasyonunda asbaşkanlık görevini üstlenmiştir. Bu deneyimle birlikte 1960 yılında Beşiktaş’ın başkanlığına aday olmuş ve bu göreve layık görülmüştür. 1960-1968 yılları arasında 3 dönem toplamda 6 yıl başkanlık görevini üstlenmiştir.  Başkanlığı süresince Beşiktaş’a şampiyonluk sevinçleri de yaşatan Baba Hakkı herkesin örnek alabileceği ender şahsiyetlerden birisi olmuştur. Daha sonra Beşiktaş’ın ilk onursal başkanı da olan Baba Hakkı, Süleyman Seba ile birlikte bu göreve layık görülmüş iki kişiden biridir. 16 Nisan 1989 tarihinde hayata veda eden Hakkı Yeten sadece Beşiktaşlıları değil tüm Türkiye’yi yasa boğmuştur. Beşiktaş Kulübü onun adını yaşatmış ve yaşatmaya devam etmektedir. Şimdiki stadında tribünlerden birisine Baba Hakkı Tribünü ismi verilmiştir. Ayrıca altyapı tesislerinin adı da Hakkı Yeten Futbol Altyapı Tesisleridir ki bu tesislerin bulunduğu Fulya’daki caddenin adı da Hakkı Yeten Caddesidir.
Beşiktaş’ın hem futbolcusu hem kaptanı hem teknik direktörü hem başkanı hem de onursal başkanı olan başka bir kişi olmamıştır. Dolayısıyla son sözümüzde şöyle söyleyebiliriz: Beşiktaş Baba Hakkı’dır, Baba Hakkı ise Beşiktaş’tır.
               


Hiç yorum yok