İNTİHAR ( LYON BEŞİKTAŞ )


Roma’yı eleyen Lyon’dan, çok uzak bir görüntüde olduklarını gösterdiler son maçlarda. Diğer yanda da morali tavan yapmış, Trabzonspor deplasmanından tarihi bir zafer çıkarmış temsilcimiz Beşiktaş. Tek çekincem tipik Türk takımı sendromu yaşamaktı. Ne yazık ki öyle oldu. Beşiktaş’ın bu kupayı alması için önünde iki engel var benim nezdimde. Biri Manchester United diğeri Fransız rakibimiz. Aboubakar’ın yokluğu çok önemli değildi aslında. Quaresma’nın olmayışı savunma kurgusunu da değiştirdi. Tosic biraz endişelendiriyor açıkçası. Mitrovic’in de maç temposu yok. Rakip kurmayları orta saha vurgusu yaptı. Biz de Atiba’ya yöneldik. En büyük dileklerimden biri adil hakem yönetimiydi. Muhteşem yönetti.

Ne yazık ki korkulan oldu tribünlerde. Biz millet olarak bazı konularda empati yapamıyoruz. Şimdi herkese soruyorum; Vodafone Arena için Fransızlara 2000 bilet ayıralım. Onlar 10.000 bilet alsınlar. Bizim tarafımızda, iç içe oturmayı amaçlasınlar. Biz bunu kabul edecek miyiz? Tabi ki hayır! Bir de bunu övülecek hale getirmiyor muyuz? Allah aklımıza mukayyet olsun. Yok, her yerdeyiz, efendim başlamadan gol attık, gördük golü… Olayları kim başlattı bilmiyorum. Fakat tribündeki arbede üzerinden üstünlük mesajları yayınlamak bizlere yakışmaz! Tribün sesiyle rakibi bastırır, kaba kuvvetle değil!

MÜTHİŞ SAVUNDUK

Şok presle başladılar. Amaçları belliydi, topu rakip yarı alanda oynamak, kendi kalelerinden uzak tutmak daha doğrusu. Nedeni çabuk anlaşıldı. Ceza sahasında oluşan karambol, savunma defolarını çıkardı ortaya. Marcelo ile iki kere yaklaştık gole. Bu dakikalardan sonra dengeyi sağladık. Çok net olan durum, ne yaptığını bilen tarafın temsilcimiz olmasıydı. Talisca müthiş bir beyin. Nasıl uyuttu topal Lyon savunmasını ama. Babel de iyi bitirdi.

Siyah beyazlılar harika şekilde yaptı takım savunmasını. Lyonlu hücum oyuncularını birçok pozisyonda çaresiz bıraktılar, yıldırdılar. Tek pozisyonları, Fekir’in direkten dönen topuydu ilk yarıda. Müdafaa o kadar iyiydi ki Fabri 40. dakikada yan toptan rahatça kucağına aldı topu. Eğer biraz becerikli olsaydık, iki belki üç olurdu skor tablosu lehimize! Normal bir maç değil kabul etmek gerek. Savunmanın sigortası Marcelo’ya kolay bir sarı kart çıktı maalesef. İlk yarıda hem hücumda hem savunmada yıldızdı mübarek. Stoper demeye bin şahit lazım.

NE YAPTIN FABRİ!

Ah be Talisca. İkinci yarının başında boş kaleye gönderebilse kafa vuruşunu, daha stressiz geçecekti kalan dakikalar.  Çok gömüldük. Rakip sürekli geldi üstümüze ve ileride top tutamadık. Öyle şanslar buldular ki ellerimizi başımızın arasına alıp izledik maç bitene kadar. İnanılmaz savunma hataları yaptık. Rakibimiz de bu ikramları birer birer harcadı. Ben Şenol Hocadan Talisca’yı alıp orta alanı üçlemesini beklerdim. Çünkü Lyon tarafı hemen hamle yaptı oyuna ve iyice eline aldı dizginleri.

Çağıra çağıra geliyor derler ya aynı öyle yedik golü. Napoli’yi yendiğimiz maç Fabri hakkında bir dizede durumun altını çizmiştim. Kendine aşırı güveniyor. Çok ileri çıkıyor, kafasının üstünden toplar geçip kaleyi bulmuyordu. Bu maceralardan vazgeçmesi lazım demiştim. Hatta Şenol Güneş’in çok kızdığı anlar da yansımıştı kameralara. Yaptığı hatada gözlerime inanamadım. Olsun diyeceğimiz eşitlik intihara döndü ne yazık ki. Üç kişi üzerine geliyorken, gelen topu tutmaya kalktı ve bir çuval inciri berbat etti. İyi ki konsantre kaybı yaşayıp bir gol daha yemedik.


İş İstanbul’a kaldı ama Marcelo’nun olmayışı beni düşündürüyor. Hani 2 farklı yenik olup, son dakikalara bir gol sığdırsak, moralli çıkardık. Lakin bu şekilde yenilgi onları morallendirdi maalesef. İstanbul’da ilk yarıda sahaya yansıttığımız oyunu 90 dakikaya yaymalıyız. Çünkü dinlenip çıkacağız maça. Bizim yapmamız gereken, bugünü tamamen unutmak! Hem tribün olayları hem de bu şekilde kaybetmemizi. Beşiktaş normal futboluyla bu Lyon’u eler. Kesinlikle fizik olarak üstünüz. Maça kadar psikolojik olarak maksimum konsantrasyon sağlanmalı. 

Hiç yorum yok