BASKETBOLUN DİNAMİKLERİ: REKABETÇİ BASKETBOL


Basketbol dünya üzerinde futboldan sonra en popüler spor belki ama anında aklınıza gelebilecek onca spordan çok daha farklı dinamiklere sahip. Bu konuyu birçok farklı yönden ele almak mümkün. Takım planlaması, bütçe, taraftarlar, takım uyumu, televizyon yayınları, altyapılar, sahne şovları, basketbolun şov tarafı...

Bu durumların bazıları Nba ve Avrupa basketbolu arasında siyah ve beyaz kadar farklı olabiliyor. Yani basketbolun oynanışı, sunuş şekli bile bölgeden bölgeye farklılık gösterebiliyor. Basketbolun bu dinamikleri üzerinden dünyada basketbol sezonunun şimdiye kadar ki dönemini, hatta basketbolun geçmişini, şuan ki durumunu ve geleceğini yorumlamak mümkün.

Basketbol takımlarında bütçe kavramı diğer sporlara göre daha değişik. Son yıllarda transfer çılgınlığı yaşanan futbolda; dünya üzerinde  birçok kulübün nasıl astronomik, gerçek dışı transfer bedelleri ödediğini ve kulüplerin büyük çoğunluğunun nasıl bir borç yükü altında olduğunu tüm sporseverler çok iyi biliyordur. Bu futbolun hızla endüstri haline gelmesine ve sportif çizgiden çıkmasına neden oluyor. Basketbol kulüplerinde bütçenin sezon başında belli olması ve belli çizgiler dışına çıkmaması basketboldaki bütçeleri ve yapılanmaları daha değerli kılıyor. Basketbolda elde sınırları belli bütçelerin olması basketboldaki genel menajer (GM) pozisyonunu da çok önemli bir hale getiriyor. Bu konuda çok da uzaklara gitmeye gerek yok. Fenerbahçe basketbolundaki, basketbolu biraz daha açmak gerekirse takım yapısı, organizasyonundaki Maurizio Gherardini faktörü açık bir şekilde ortada. Şu durumdaki Avrupa basketbolu ortamında iyi bir genel menajerin kuracağı takım yapısının uzun vadede kesinlikle başarıya ulaşacağını söylemek zor değil. 

Genel menajer (GM) sistemi, Nba'de ise çok daha büyük bütçeler yönetildiğinden zaten hep vardı.
Bununla beraber Nba'deki draft, transfer ve maaş sınırı (salary cap) sistemleri, dönemsel olarak çok sivrilen takımlar olsada, şampiyonluk yarşında genelde farklı takım isimleri görmemize sebep oluyor. Bu da rekabeti arttıran bir durum olarak göze çarpıyor.Bu rekabet Nba'nin dünya üzerinde takip edilme seviyesini birebir etkileyen önemli bir faktör. Son 10 senede Nba'de 7, Euroleague'de ise 6 farklı şampiyon çıktı. Olaya burdan bakarsak sayılar pek farklı değil aslında ama şampiyon olan farklı takımların sayısı bu durumu tam olarak anlatmaya yetmiyor. Nba'de son 10 sezonda, 30 takım arasından playoff yapamamış tek takım var. O da Mınnesota Tımberwolwes. Avrupa'da ise rekabetçi ortam içinde sadece belli takımları görebiliyoruz. İki Yunan devi Panathinaikos ve Olympiacos, İspanyol spor devleri Barcelona ve Real Madrid, Rus ekolü Cska Moskova, zaman zaman İsrail ekibi Maccabi Tel Aviv ve Vitoria Basket son zamanlarda ise temsilcimiz Fenerbahçe... Euroleague'de bu sezon uygulamaya konulan kapalı lig sistemi belki ilk tur maçlarına bir hava kattı ama şampiyonluk yolunda bu takımlar dışında bir takımı görebileceğimizi pek zannetmiyorum. Üstelik Euroleague'in bu yeni sistemi, yerel liglerin yapısı ve oynanışında yeni sorunlar ve değişiklikler getirebilir. Bu sezon Euroleague takımlarının sıkışık fikstürü ve seyahat saatlerinin aşırı uzun olmasının göz önüne alınması gerekir.

Öyle gözüküyor ki bir süre daha Euroleague, hatta Euroleague-Fıba çekişmesi de diyebiliriz Avrupa basketbolunu şekillendirecek gibi...

Tugay DEMİR


Hiç yorum yok