BOĞAZIN BOĞASI: SİNAN ŞAMİL SAM





Serdar ÜSTÜNTAŞ

1999 Ağustosunda ülkemiz yas içerisindeydi. 17 Ağustos gecesi o unutulmayan yer sarsıntısı ile uyanan Türkiye’nin yaşadığı şoktan sonra moral depolaması, biraz olsun kendine gelmesi gerekiyordu. İlk moral bokstan gelecekti. ABD ve Küba hegemonyası altındaki amatör ağır sıklette yani bir diğer adıyla artı 91 kiloda bir Türk rakiplerini kendine has kombinasyonu olan dört sol 1 sağ taktiği ile nakavt ede ede ilerliyordu. Finale yükselmişti. Finaldeki rakibi Kazak Dildabekov’du. Houston’da finalde attığı yumruklarla birlikte spiker şöyle bağırıyordu: “Dünya ringine Sinan Şamil Destanını yazdık. Tebrikler Sinan. Ülkemizin şu acılı günlerinde ringde tarihimizin ilk Dünya Şampiyonluğunu kazanarak bizleri mutlu ettin. Yumruklarına sağlık. Houston’dan uzat alnını 65 Milyon öpsün seni.”
                Bu sayımızda madalya koleksiyoncusu, Türk Boks tarihinin ilk Gençler Dünya Şampiyonu, Amatör Ağır Sıklette ilk Dünya Şampiyonumuz, profesyonel boksta Kıtalararası Ağırsıklet Boks Şampiyonu olan Boğazın Boğası lakaplı Sinan Şamil Sam’ın hayatını ve başarılarını işleyeceğiz.
                Aslen Karslı bir ailenin çocuğu olan Sinan Şamil Sam, 24 Haziran 1974 tarihinde Almanya’nın Frankfurt şehrinde dünyaya geldi. Daha sonra Sinan küçük yaşlardayken Kars’a dönen ailesi orada da fazla durmadı. 14 yaşındayken bu kez Ankara’ya geçtiler. Burada boksa başlayan Sinan, vücudunu da iyi kullanarak maçları zorlanmadan almaya başlamıştı. Çalışmalarının semeresini 1992 yılından itibaren toplamaya başladı. 1992 yılında Gençlerde Avrupa ve Dünya Şampiyonu olarak geleceğinin çok parlak olacağının sinyallerini veriyordu. Elde ettiği bu şampiyonluk ülkemiz için de bir ilkti. Türk boks tarihinin ilk Gençler Dünya Şampiyonluğu onun attığı yumruklarla gelmişti. Bununla yetinmeyecekti. Çalışmaya devam etti. Ankara’da TSE Kulübünde her şeyi unutuyordu çalışırken. Yumruklarını kum torbasına atarken, darbe yastığına atarken ya da lapa ile antrenman yaparken yıllar önceki Rocky filmleri aklına geliyordu. Dünya Şampiyonluğu ve profesyonel boks hayallerini süslüyordu. 1993’te Akdeniz Oyunlarında yine şampiyon oldu. Artık büyüklere geçmişti. Yaşı 19 olmasına rağmen Avrupa ikinciliğini elde etti. 1995 yılında Dünya Şampiyonasında ise kıl payı farkla finali kaçırmış ve 3. lük kürsüsüne çıkmıştı.  Fakat şampiyonluk istiyordu. Ailesinin gözbebeğiydi. Çektiği acılar, bitmeyen antrenmanlara küçük kardeşi Alparslan’ı da sokmak istemiyordu. Onun boksa başlamasını engelledi ve ona okuması gerektiğini söyledi. Kız kardeşi Meral de onun başarıları ile gurur duyuyordu. 1995’te sakatlandı. Antrenörlerinin tüm uyarılarına rağmen dövüşe çok giriyor ve sık sık sakatlanıyordu. Özellikler omuz sakatlığı tam performans vermesini engelliyordu. Belki de bu omuz sakatlığı onu podyumun zirvesinden uzaklaştırıyordu. Birden sinirlendi ve boksu bırakmaya karar verdi. Bir süre hiç boks yapmadı. Fakat bu durum değişmeliydi. Büyük bir yetenek sakatlıklar yüzünden kaybolmak üzereydi.
                Türk boksunun başına o günlerde ünlü Rus çalıştırıcı Lavrov geçti. Sinan’ı aldı ve Moskova’ya götürdü. Uzun süreli tedavi gören Sinan tekrar boksa döndü ve yeniden çalışmaya başladı. Şimdi daha bir heyecanlıydı, daha istekliydi. 1996 Atlanta pas geçilmişti ama hedefler hep yukarıydı. 1998’de Dünya Kupası ve Avrupa üçüncülüğü Sinan’ı bir türlü gelmeyen altın için iyice hırslandırmıştı. Sakatlığını da atlatmıştı, madalyalar gelmeye başlamıştı, gecelerden sabahlara kadar çalıştı, rakiplerini ezberlemeye başlamıştı. Geceleri rüyalarında onların zayıf noktalarını görmeye başlamıştı. Ağustos 1999’un başında milli takım kadrosuyla birlikte Amerika’ya Houston’a gitti. Dünya şampiyonluğu için zorlu maraton başlıyordu. Çeyrek finale kadar Amerikalı ve Kübalı boksörleri geçti. Çeyrek finalde İngiliz’i, yari finalde ise Rus’ yendi. Finalde ise Kazak Dildabekov’ rakip oldu. Onu da yumruk farkıyla yenip Dünya Şampiyonluğuna ulaştı. Hayali gerçek olmuştu. Dünyanın en büyüğü olmuştu. Altın madalyayı alıp kürsüden inerken menajerler ona profesyonellik tekliflerini sunmaya başlamışlardı bile. Basın toplantısında olimpiyatlarda altın aldıktan sonra profesyonelliğe geçiş yapmayı düşündüğünü fakat cazip teklifleri düşünüp kararını vereceğini belirtti. Ülkemizde kahramanlar gibi karşılandı. Ayağının tozuyla deprem bölgesine gitti. Depremzedelerin yaralarını sarmak için, onlara biraz olsun moral vermek için soluğu Sakarya’da, Düzce’de aldı.  Hep yanında olan halkına bir nebze olsun teşekkür etmişti.
                15 Nisan 2000 tarihinde Sinan Şamil Sam için profesyonel boks yaşantısı başladı. İlk müsabakasında Almanya’da Hannover’de Slovak Sumina’yı nakavtla yendi. Haziran ayında ise iki galibiyet daha aldı. Yavaş yavaş profesyonel boksa ısınıyordu. 12 Ekim 2002’ye kadar 15 maç yenilgisiz bir şekilde yoluna devam etti. 16. Maçında Almanya’da Leh rakibi Saleta’ya da ringi dar ederek ve Avrupa Şampiyonluğunu kazandı. Şubat 2003’te Danny Williams’ı, Nisan 2003’te ise Julius Francis’i mağlup ederek unvanını korudu. 14 Şubat 2004’te Arnavut asıllı Alman Krasniqi’ye sayıyla yenildi ve kemeri teslim etti. 20 Kasım’da yeniden ayağa kalktı. WBC Dünya Kıtalararası Boks Şampiyonluğunda Bakhtov’u mağlup edip kemeri ele geçirdi. 22 Şubat 2005’te unvan maçında Lawrence Clay –Bey’i de yendi. Hemen 4 ay sonra ise Ugandalı Okhello’ya karşı galip gelerek kemerini korudu. 12 Kasım 2005’te WBC Dünya Sıralamasında 4. Sırada iken Dünya Ağırsıklet Şampiyonluğu eleminasyon maçında Rus Oleg Maskaev’e mağlup olunca hem kemerini kaybetti hem de Dünya Ağırsıklet Boks Şampiyonluğu final maçına çıkmayı kaybetti. Daha sonra ise 2008 yılına kadar boksa devam etti. Son maçını da kendi seyircisi önünde Ankara’da Büyük Anadolu Hotelinde yaptı ve Paolo Vidoz’u yenip boks hayatını noktaladı. Böylelikle profesyonel kariyerinde yaptığı 35 maçtan 16’sı nakavt olmak üzere 31’ini kazanan Sinan Şamil Sam efsanesi ringlere veda etti.
                2008’den sonra sporculuk yaşamı boyunca kırılmadık yeri kalmayan, defalarca sakatlanan ve biraz da ağır olan vücudu ona karşı oyun oynamaya başladı. Hastalıklarla uğraşan Sinan Şamil Sam yine de spordan kopmadı. Çok sevdiği Ankaragücü taraftarının arasında maç izlemeye devam etti. Kendinden sonra gelen boksörlere teknik ve taktikler öğretti. Aralık 2010’da karaciğeri onu çok sevdiği spordan ayırmaya başladı. Karaciğer yetmezliğinden yoğun bakıma alındı. 14 Ocak 2011 taburcu olan Sinan Ankara Sincan Osmanlı Mahallesinde kendisi adına yaptırılan parkla onurlandırıldı. Hastalığı günden güne ilerlemeye başladı ve maalesef 30 Ekim 2015’te çok erken sayılacak olan 41 yaşında hayata gözlerini yumdu.

                Kariyerinde toplamda profesyonellik de dahil olmak üzere 230 müsabakaya çıkan ve sadece 17 yenilgi alan Sinan Şamil Sam, 9 Türkiye Şampiyonluğu, 1 Dünya Şampiyonluğu almıştır. Gençlerde de ilk dünya şampiyonluğunu kazanan boksörümüz olmuştur. 2 sene WBC Kıtalararası Boks Şampiyonluğu unvanını taşımış, dünyadaki en iyi 4 boksör arasına girmiş ve sayısız madalya kazanmıştır. Altın gibi bir kalbi olan, Ankaragücü taraftarının sevgilisi, boksumuzun efsanesi Sinan Şamil Sam’ı saygıyla anıyor ve efsaneler serimizde yer vermekten onur duyuyoruz. Ruhun şad, mekanın cennet olsun Boğazın Boğası…

Hiç yorum yok