4 GÜZEL ADAM




Türk sporu, daha çok Türk spor medyası hep sansasyon dolu olmuştur. Gerçi Türk halkı da sansasyonu hep sevmiştir. Bu sene; Fenerbahçe’deki başarısızlık ve Aziz Yıldırım, Milli Takım, Fatih Terim ve prim konusu, olimpiyatlardaki başarısızlıklar gibi yönetim başarısızlıkları çok konuşuldu. Hatta önümüzdeki dönemde de konuşulacağa benziyor ama beni bu spor yılı için en çok heyecanlandıran olay Euroleague’deki  “4 Güzel Adam.”  Zeljko Obradovic, David Blatt, Ergin Ataman ve Velimir Perasovic.

Bu sene Euroleague Final Four’u İstanbul’da. Kupa Sinan Erdem Spor Salonu’nda şampiyon takımın kaptanının ellerinde yükselecek. Üstelik bu sene Euroleague’deki 4 takımımızda iddialı yapılanmalarla yola çıkıyor. Yıllardır süregelen basketboldaki başarı ve bu seneki başarılı yapılanmaların sebebi birazda idari yapıların başta futbol olmak üzere diğer sporlardan farklı olmasında yatıyor. Bunu kulüplere indirgemek gerekirse yönetimler sezon başı takım kurulması adına bir bütçe veriyor. Yapılan sponsorluk anlaşmalarından gelen gelirlerde bu bütçenin içinde yer alıyor. Bundan sonra bütün iş takımın koçunda oluyor. Tabii şirketlerin katkısını da unutmamak gerek. Anadolu Efes, Fenerbahçe Ülker, Darüşşafaka Doğuş bu konuda başarılı örnekler sayılabilir.
Takımlarımızı sadece koçları bakımından ele alacak olsak bile; 8 Euroleague kupalı, dünya şampiyonu apoletli, bazılarına göre değil, taraflı tarafsız herkese göre Avrupa’nın en iyisi Fenerbahçe Ülker koçu Zeljko Obradovic. Kariyerinde İtalya ligi şampiyonluğu bulunan, Rusya’yı Avrupa Şampiyonu yapmış, henüz 1 sene önce LeBron ve arkadaşlarının koçluğunu yapmış, yakında bir NBA şampiyonluk yüzüğü sahibi olacak Darüşşafaka Doğuş koçu David Blatt. Türk basketbol tarihinin değil belki de Türk spor tarihinin en “wınner” hocası, Türk erkek basketbol tarihinde ülkeye gelmiş Avrupa kupalarının tamamında rol almış(1996 Efes Pilsen-Koraç Cup Yardımcı Antrenör,2012 BeşiktaşMilangaz-Eurochallenge Koç, 2016 Galatasaray Odeabank-Eurocup Koç), üstüne birde İtalya kariyeri yapmış, Montepaschi Siena’yla Sapporta Cup kazanmış, 3 lig 4 Türkiye Kupası sahibi, Galatasaray Odeabank koçu Ergin Ataman. Oyuncu olarak üst düzeylerde çok iyi bir basketbol kariyeri geçirmiş, Final Four’ların gediklisi, Adriyatik Ligi ve Eurocup şampiyonu apoletli Anadolu Efes koçu Velimir Perasovic.
Sadece koçların başarılarından bahsederken bile ortaya bu kadar argüman çıkmışken bu     “4 Güzel Adam”ın kurduğu yapılanmaları konuşurken kim bilir hangi konulara parmak basacağız. Takımları ele almaya başlamak gerekirse, Final Four şansını en yüksek gördüğüm takımımız Fenerbahçe Ülker ile başlayacağım.

Zeljko Obradovic-Fenerbahçe
Fenerbahçe geçen sezon Euroleague’de final oynadı. Bu çok büyük bir başarı ancak normal sezon,  Top 16, play-off Fenerbahçe performansını göz önüne alırsak geçen sezonun sonuna kupa yakışırdı. Olmadı. Canımız sağ olsun.  Fenerbahçe bu sezon takımında köklü değişikler yapan Euroleague’deki diğer takımların aksine başarılı yapıyı korudu ve 2 takviyeyle sezona başladı. Önemli olan takviye geçen sezon İtalya Ligi Mvp’si James Nunnally. İtalya Ligi’nin en değerli oyuncusunu takıma katmak çok önemli bir hamle belki ama Nunnally geçen sezon Avellino takımının lideri ve 1 numaralı skor opsiyonuydu. Fenerbahçe’nin yapılanması içinde geçen sezon İtalya’daki rolü gibi bir rol biçilmesi söz konusu değil ancak bu takıma katacağı atletizmi ve dinamizmi göz ardı etmemizi gerektirmez. Üstelik fenada şut atmıyor(Geçen sezon üçlük yüzdesi %41) ve topu yere vurabilen tarzda forvetlerden. Takıma uyum sağlayabilirse özellikle Euroleague’de sert maçlarda yüksek verimle önemli katkılar verebilir. Fenerbahçe’nin kadroya diğer eklemesi ise rakiplerinden biri olan Anadolu Efes’ten yapıldı. Genç oyuncularının büyük bir kısmını dağıtan Anadolu Efes’ten, Euroleague arenasında pek şans bulabileceğini düşünmediğim, Ürdün asıllı pivot Ahmet Düverioğlu’nu aldılar. Sadece Türk takımları değil bütün Euroleague ekiplerine bakmak gerekirse kadroda en az değişliklik yaşayan iki takımdan biri Fenerbahçe. Diğeri son şampiyon CSKA Moskova. Bu Fenerbahçe için güzel bir özellik. Kadroda az değişim olması takımın oturmuş bir düzeni olduğunu gösterir. Buna bağlı olarak tabii ki Euroleague gibi büyük bir arenada oturmuş bir düzen takımı olmak önemli bir avantaj. Olaya isimlerden bakmak gerekirse Fenerbahçe’nin gard ikilisi Bobby Dixon, Kostas Sloukas. İsim olarak Euroleague’deki birçok takımın gard ikilisinin gerisinde. Dixon’ın gözümüzün önünde Eurocup seviyesinin ortalama gardlarından biriyken, Ufuk Sarıca ve Obradovic’in elinde gösterdiği gelişmeyi herkes gördü. Olaya birde şuradan bakalım. Fenerbahçe’nin pota altı üçlüsü Antic, Vesely, Udoh. Euroleague seviyesinin üzerinde bir potaaltı üçlüsü. Aslında Fenerbahçe’nin nasıl bir düzen takımı olduğunu anlatmak için bu karşılaştırma bile yeterli. Tabii bu şimdiye kadar mükemmel işleyen bu düzeni kuran isim Zeljko Obradovic. Obradovic’in nasıl bir hoca olduğunu bizim anlatmamızın bir anlamı yok. Zaten bütün dünya biliyor. Fenerbahçe kadrosunda yeni transferler, gardlar ve potaaltı oyuncularının dışında en önemli iki isim şüphesiz Bogdan Bogdanovic ve Luigi Datome. İkisi de iyi şutör, ikisi de mücadeleci ve gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçınmıyorlar. Her takım böyle bir oyuncunun hayalini kurarken Fenerbahçe’nin bu tarz iki oyuncusu olması büyük avantaj. Nikola Kalinic’in savunma artılarını ve takıma getirdiği dinamizmi de unutmamak gerek. Fenerbahçe’nin çok az olan eksilerine gelirsek bu takım bir süredir birlikte ve oynadıkları belli bir düzen var. Derslerine iyi çalışan savunma takımları Fenerbahçe’ye sorun yaratabilir. Birde Euroleague dışında lig için konuşmak gerekirse Fenerbahçe’de yerli katkısı oldukça az. Bu katkıda da büyük pay devşirme Bobby Dixon’un. Genelde sınırlı olsa da Melih Mahmutoğlu’nun da verdiği katkıyı göz ardı etmemek gerekir. Bu sene de Fenerbahçe’nin Final Four hatta şampiyonluk için büyük favorilerden olduğu görüşündeyim.
Ergin Ataman-Galatasaray Odeabank
Galatasaray Odeabank Abdi İpekçi’de her kritik dakikada müthiş bir atmosfer oluşturan müthiş taraftarıyla, yine Ergin Ataman’la ve bu sefer lig değil Eurocup şampiyonu apoletiyle Euroleague sahnesine geri dönüyor. Ama nasıl… Her sezon öncesinde Galatasaray’la ilgili konuşulanlar veya yazılanlar içinde duyarız. “Ergin Ataman risk almayı seven bir hocadır.” Hep bunu derler ama bence hoca bu sefer riske girmedi direkt olarak kumar oynadı ama en azından oynadığı kumarın elle tutulur yanları var. İlk olarak takımda 10 yeni oyuncu var. Orhan Hacıyeva ve Can Korkmaz dışındaki 8 yeni oyuncu Euroleague’de forma giyecek. Bu takım için bence hiçbir sıkıntı teşkil etmiyor. Ergin Ataman yeni oyuncu gruplarıyla başarıya gidebilecek tecrübede ve yetenekte bir hoca. Galatasaray’ın ligde fazla sıkıntı yaşayacağını zannetmiyorum ama özellikle Euroleague için büyük kumar dediğim kısım takım mühendisliği.  Tabii ki bizim Ergin Ataman kalitesinde bir hocanın oluşturduğu yapıyı kötülemek gibi bir amacımız olamaz. Başta da dediğim gibi Ergin Ataman risk almayı seven bir hoca ve ne kadar kumar olarak görsem de bu yapının rahatlıkla Euroleague’de bir yerlere gelebilecek yetenekte olduğunu düşünüyorum. Öncelikle bence Galatasaray, bu sezon takımlarımıza çok önemli liglerin mvp ve sayı kralları başta olmak üzere çok önemli isimlerin transfer edildiği transfer sezonunda dönemin en iyi transferini yaptı. Bu isim geçen sezon Pesaro formasıyla İtalya ligi sayı kralı olan Austin Daye. Son dönemde yapılan modern 4 numara tanımının tam karşılığı diyebileceğimiz bir isim. Gerçekten çok temiz bir şutu var ve tam bir skorer hissiyatı ile oynuyor. Dışarıda, birebir ve sırtı dönük olarak önemli bir tehdittir. Bu sezon Galatasaray’ın hücumda en önemli silahı olacaktır. Zaten bu sezon için Galatasaray’ın sayı atmakta pek sorun yaşayacağını zannetmiyorum. Asıl sorun savunma kısmında olacaktır. Sezon öncesi takım kurulduktan sonra “100 yer 105 atarız” gibi forum söylemlerini duymuştuk ama görüldüğü üzere Cska Moskova’ya 105 sayı atmak 40 dakikalık basketbol düzeninde NBA takımları dâhil her babayiğidin harcı değil. Ancak CSKA takımı şahsi kanaatim Avrupa’nın en iyisi. Biraz uç bir örnek. Sezonun ilk sert maçı için Galatasaray’ı yargılamak yanlış olur. Tersine Abdi İpekçi’de CSKA’ya 84 sayı atılabiliyorsa her takıma atılabilir. Galatasaray için bu sene başarıya giden yolda asıl önemli olan savunma düzenini oturtmak olacaktır. Galatasaray’ın sezona 10 yeni oyuncuyla başladığını söylemiştik. Geçen sezondan kalan isimler Schilb, Micov, Sinan Güler, Göksenin Köksal ve genç Ege Arar. Sinan ve Göksenin’in kısa savunmasında yapılan transferlere rağmen hala takımın en önemli iki ismi olduğunu söyleyebiliriz. Galatasaray bu iki ismin yanına kısa pozisyonlar için hatırı sayılır transferler yaptı. Oyun kurucu pozisyonu için Avrupa tecrübesi yüksek iyi bir skorer Justın Dentmon ve D League’den gelen deli dolu, biraz dengesiz bir oyun tarzı olduğunu söyleyebileceğim Russ Smith alındı fakat Galatasaray’ın şu ana kadar olan resmi maçlarında Sinan Güler oyun kurucu pozisyonunda uzunca süreler aldı. Bu tamamen savunma kaynaklı bir karar ancak Sinan şimdiye kadar harika bir hücum performansı sergiledi. Ergin Ataman bütün takım üzerinde uygulayabileceği belli bir savunma planını oturtursa zaten iyi bir skorer olan Justin Dentmon ve ne kadar dengesiz bir oyun tarzı olsa da zaman zaman patlama yapabilecek Russ Smith’ten iyi katkı alacaktır. Bu savunma problemini aşmak adına ileride Göksenin Köksal’ın rakip hücumlarını bozmak amacıyla daha fazla oynayacağını da tahmin edebiliriz. Emir Preldzic’de sezona iyi başladı. 1-2-3-4 numaralı pozisyonların tamamını oynayabilmesi Galatasaray’ın sezon içinde elini rahatlatacaktır. Jon Diebler konusunda ise pek olumlu konuşamayacağım. Aslında ilk yapılan transferlerden ama Ergin Hoca illaki transfer sezonunun sonunu öngörerek yapmıştır transferleri. Takımda bu kadar hücum silahı varken iyi bir savunmacı isim yerine saf iyi bir şutör almak bu yapılanma için ne kadar doğru bilemiyorum ama iyi pozisyonlar hazırlanırsa ilginç yüzdelerle Diebler bazı maçlarda yüksek katkı verebilir. Geçen seneden kalan iki isimde forvet pozisyonundaki Schilb ve Micov. Bu transfer döneminde taraftar tarafından en istenmeyen isim belki de Schilb ama Ergin Hoca’nın onu takımda tutmasının nedeni oyuna yön verebilen bir oyuncu olması. Bu doğru bir önerme belki ama kısa pozisyonu dışında oyunu yönlendirebilecek belli isimler varken atletik, sert, savunmacı bir forvet alınması daha makul olurdu. Micov geçen sezonki Eurocup zaferinin en önemli mimarlarından. Bu sezonki transferlerle geri planda kalacağı düşünülebilir ama Galatasaray’a özellikle Euroleague’de tecrübesi ve soğukkanlılığıyla liderlik edeceği maçlar olabilir. Pota altına gelecek olursak Galatasaray genç Ege Arar hariç rotasyonu tamamen yeniledi ve pota altını 3 yeni isim ile güçlendirdi. Bence pota altı için en önemli takviye geçen sezon Efes’te bekleneni veremese de Alex Tyus. Bunun nedeni Galatasaray’ın sistemi ve daha çok hücum ağırlıklı kadrosunda savunmaya sertlik katabilecek, ribaunt konusunda takımının lideri olabilecek, blok tehdidi yaratabilecek ve karşı hücumcular için pota altında önemli bir caydırıcı isim olması. Üstelik Tyus sezona hücumda da iyi başladı ve temiz bir orta mesafe şutu olduğunu da söyleyebiliriz. Bayern Münih’ten transfer Deon Thompson, Tyus kadar savunmada etkili bir isim olmasa da savunmada varını yoğunu ortaya koyan bir isim olduğundan savunma açısından artı bir hamle sayılabilir. Takıma Nenad Krstic’in sakatlanmasıyla katılan son transfer Tibor Pleiss için şu anda söylenebilecek pekiyi kelimeler yok. İlk önce mental ve fiziksel olarak hazır olmadığı kanaatindeyim. İyi bir savunmacı değil ama takıma alışıp durumunu toparlarsa önemli boy avantajından dolayı pota altı için önemli bir caydırıcı haline gelebilir. Özellikle Thompson’un geçen sene Galatasaray’ın Eurocup çeyrek finalinde deplasmandaki Bayern Münih maçındaki performansı göze alınacak olursa, kısalar tarafından iyi beslenmeleri halinde Thompson ve Pleiss pota altında iyi birer hücum silahına dönüşebilirler.
Galatasaray için işin özüne gelecek olursak temel olarak savunmada sıkıntılar var ama kurulan takımın çılgın bir hücum takımı olduğu gerçeğini değiştirmez. Galatasaray’ın bu sezon Abdi İpekçinin müthiş atmosferinde bazı maçlarda absürt sayılar atacağını görmemiz sürpriz olmaz ancak çözülmesi gereken önemli bir savunma problemi var. Bu problemler zaman içinde aşılırsa Ergin Ataman’ın öncelikli hedefi olan Top 8 hedefi Galatasaray’a çok da uzak olmayacaktır.
David Blatt-Darüşşafaka Doğuş
Doğuş grubun gücünü de arkasına alan Darüşşafaka 2. lig günlerinden beri güzel planlamalarla Euroleague arenasına kadar geldi. Bu sene baya iddialı bir kadroyla sezona giriyorlar. Koçlarının David Blatt olması bu iddialarını biraz daha arttırıyor. Aslında Darüşşafaka Doğuş takımını 2. sırada değerlendirmeye almayı düşünüyordum başta. Yenilgisiz bir hazırlık dönemi geçirmişlerdi ama resmi maçlarda gördük ki olay hazırlık dönemindeki gibi tozpembe değil. Darüşşafaka’daki ana problem oyuncularının fazlaca güne endeksli performanslar sergilemesi. Takım kaliteli isimlerden oluşuyor. Birlikte oynama konusunda da bir sıkıntıları olduğunu düşünmüyorum ama güne endeksli performanslar özellikle Euroleague arenasında onları zorlayacaktır. Şu ana kadar takımda en dengeli performansı Will Clyburn gösterdi diyebiliriz. Aslında sezon başında baktığımızda ne kadar İsrail Ligi sayı kralı olarak gelmiş de olsa diğer transfer edilen isimlere göre daha düşük profilli bir isim olmasından dolayı en çok eleştirilen transfer olmuştu. Ancak gördük ki Clyburn beklentilerin çok çok üzerinde bir performans sergiledi. O kadar yıldız ismin arasında Euroleague’deki ilk maçın kritik anlarında sorumluluk aldı. Kadro yapısına baktığımızda Darüşşafaka’nın yumuşak karnının pota altı olduğunu söyleyebiliriz. Furkan Aldemir hazırlık döneminde etkileyici performanslar gösterip Maccabi ve Fenerbahçe maçlarının kazanılmasında önemli bir pay sahibi olmuştu ancak Oğuz Savaş, Slaughter, Furkan Aldemir pota altı üçlüsünün Euroleague’de üst düzey hedefler için yeterli olduğunu söyleyebilmek zor. Yine de şu kadronun başına gelebilecek en iyi koçlardan biri olan David Blatt’ın olması onlar için bir şans. Blatt dengeleri hazırlık döneminde oturtmuşa benziyordu. İlk resmi maçlarında biraz tökezlediler. Hazırlık dönemindeki performansı tekrar yakalarlarsa gerçekten çok potansiyelli ve sıra dışı bir takım olmaya adaylar. Öncelikle neredeyse takımın tamamı iyi şutör. 4 numaradan özellikle Moerman ve Harangody’den yüksek dış şut katkısı alabilirler. 3 pivot haricinde takımın tamamı şut atabilen isimler. James Anderson takıma liderlik edebilecek ve ritim tutturduğunda yüksek yüzdeyle yüksek skorları rahatlıkla atabilecek kapasitede bir isim ama öyle gözüküyor ki Blatt takım içi liderliği Brad Wanamaker’a emanet etmiş. Bertans ve Wilbekin’de net skor katkısı verebilecek isimler. Böyle bakacak olursak Darüşşafaka Doğuş için Final Four adayı bile diyebiliriz ancak bütün bu isimlerden aynı maç yüksek katkı alması tabiî ki imkânsız. Zaman geçtikçe takım içi roller belirlendikçe daha ufak roller almak zorunda kalacak isimler ortaya çıkacaktır. Darüşşafaka Doğuş’un takım olarak savunmasında temel bir problemi yok. Bu önemli bir avantaj. Ayrıca lig için net katkı alabilecekleri Birkan Batuk, Furkan Aldemir, Ender Aslan gibi türk oyuncuları var. Ne kadar hazırlık dönemi performansıyla resmi maç performansları arasında tutatsızlık olsa da bu oyuncu kadrosuyla Darüşşafaka Doğuş’un ciddi bir Top 8 adayı olduğunu söyleyebiliriz. İlerisi için bir şeyler söylemek şuan için zor.
Velimir Perasovic-Anadolu Efes
Takımlarımız arasında en az şans tanıdığım takım Anadolu Efes oldu. Bunun ana nedeni takımda ne vereceği belli olmayan çok sayıda isim olması. Bu bazı günlerde hücumlarının sıkışmasına ve hücumda 1 veya 2 oyuncunun eline bakmalarına sebep olabilir. Savunmada 4 takımımız arasında Fenerbahçe ile beraber en sıkıntısız takımlar ama ne vereceği belli olmayan oyuncular nedeniyle iyi bir hücum takımı olduklarını söyleyemeyeceğiz. Kısa rotasyonuna baktığımızda Bryce Cotton takviyesiyle beraber Efes geçen seneki kısalarını korudu. Bryce Cotton Avrupa için bir çaylak ve takıma ne katabileceği hakkında pek bir öngörümüz yok. Geçen seneden takımda olan yerli isimler Doğuş Balbay ve Furkan Korkmaz atletik ve savunmada iyi isimler ama hücumda ne verecekleri tam bir soru işareti. Son dönemde kendini geliştirdi ancak belli bir istikrar yakalayamadığı için Cedi Osman’ı da bu klasman içine koyabiliriz. Darüşşafaka dışında bütün takımlarımızda olan bir sorun Efes’te daha önemli bir hal alıyor. Darüüşşafaka dışında 3 takımımızın da saha içi lideri belli değil gibi. Anadolu Efes’te de bu durum Thomas Heurtel ve Jayson Granger arasında rol karmaşasına neden oluyor. Bu karmaşa iki ismin sezonun başı için konuşmak gerekirse hücumdaki verimini düşürüyor. Anadolu Efes forvet pozisyonlarına ise Derrick Brown’ın yanına DeShaun Thomas ve Tyler Honeycutt gibi iki ismi ekledi. Thomas hücum performansı açısından iyi bir başlangıç yaptı. Bu Thomas’ın iyi bir hücumcu olduğunu düşünmenize sebep olabilir, tabii bu Thomas’ın iki sene önce Barcelona’dan rezalet hücum yüzdeleriyle kovulduğunu bilmeyenler için geçerli. Tyler Honeycutt ise bence müthiş bir oyuncu. Müthiş bir atlet, harika bir savunması ve dinamizmi var. Ribaunda önemli bir yardımcı ve yaratıcı işler yapabiliyor. Tek eksisi hücümda çok skorer bir isim olması. Ancak Efes’in savunmasında pek sıkıntısı yokken forvet transferi hakkını hücumda kısıtlı bir isme kullanması şaşırtıcı. Ne kadar hücumda kısıtlı bir isim olsa da bence çok değerli bir oyuncu ve iyi bir transfer. Mesela Honeycutt Galatasaray’a transfer olmuş olsaydı takımı bambaşka bir yere taşıyabilirdi ama Anadolu Efes yapılanmasında neler yapacağını bekleyip görmek lazım. Anadolu Efes pota altını ise Bryant Dunston ve Alen Omic isimleriyle doldurdu. Dunston’ı geçen seneden biliyoruz. Yine takımın önemli isimlerinden olacaktır. Efes geçen sene kötü performansından dolayı Tyus’u bıraktı ama Tyus yeni sezona Galatasaray’da oldukça iyi başladı. Lasme’nin geçen sene Gran Canaria serisinde Omic’i denize döktüğü günleri hatırlıyorum da Efes Tyus’u arar gibi gözüküyor. Bu sezon Efes’in Top 8 yolunda bile işinin zor olduğunu düşünüyorum ama Efes’in iyi bir savunma ekibi olduğunu düşünürsek hücumda iyi olduğu günlerde beklenmedik galibiyetler alabilir.
Kıssadan Hisse: Bu sene Euroleague Final Four’u İstanbul’da. Kupa İstanbul’da sahibini bulacak. 4 tane iyi yapılanmış takımımızla, iddialı bir şekilde Euroleague’deyiz. Geçen ay “Chicago Rüyası” zor gerçekleşir dedik ama inşallah “4 Güzel Adam”dan biri Euroleague rüyasını bu sene gerçeğe çevirir.


ABDULLAH ÖZTÜRK

Hiç yorum yok