SPORCU YETİŞTİRİLMESİNDE EĞİTİM SİSTEMİMİZİN ROLÜ



Yazıma, ‘’ Sporcu Yetiştirilmesinde Eğitim Sistemimizin Rolü nedir? Nasıl olmalıdır?’’ sorusuyla başlamak istiyorum.

    Eğitim sistemimiz planlanırken, öğrencilerimizin sportif gelişiminin dikkate alınarak hazırlanmadığı apaçık ortada dururken, olimpiyatlardan başarı beklenmesine veya devşirme sporcular görünce şaşırılmasına anlam verememekteyim. Maalesef Eğitim Sistemimiz planlanırken öğrencilerin sadece akademik gelişimlerine yönelik çalışmalar yapılmakta, farklı özelliklere sahip öğrencilerimiz aynı kılıf içerisine sokulmaya çalışılmaktadır. Bunun sonucunda 80 milyona varan nüfusuna rağmen küçük bir Avrupa ülkesi kadar lisanslı sporcusu bulunmayan ülke konumuna geriliyoruz. Tabi ki bu sonucun ortaya çıkmasında Eğitim Sisteminin öğrenci üzerindeki etkisi dışında yeterli Spor Kültürüne sahip olmamamız, ailelerin spora karşı ön yargısı bilinçsizliği, kulüpleşememe, yanlış kulüp politikaları, olimpik kültürün yer edinememesi gibi birçok faktörden söz etmek mümkündür. Biz bunları bir kenara bırakarak eğitim sistemimizin rolü üzerinde yoğunlaşalım. Bu yazımda Eğitimsel Boyutun 2 temel sebebi üzerinde durmak istiyorum.

Eğitimsel boyutta ilk sorunsal faktörümüz, ilköğretim seviyesindeki yaklaşık 6-11 yaş grubuna denk gelen öğrencilerimizin, çocuklarımızın Beden Eğitimi derslerini Oyun ve Fiziki Etkinlikler kapsamında Sınıf Öğretmenlerinden alıyor olmasıdır. Yıllarca bu işin eğitimini almış, belirli sürelerde aktif spor yapmış, konunun uzmanı değerli Beden Eğitimi Öğretmenlerim kenarda bekletilirken, çocuklar temel motorik becerilerini geliştirmek için olabilecek en iyi yaş dönemlerini diğer öğretmenleriyle ‘’kutu kutu pense’’ çığırmalarıyla geçirmektedir.

Burada bir parantez açarak ‘’Temel Motorik Becerileri’’ biraz açalım. Temel Motorik Beceriler, kişinin doğuştan getirdiği, seviyesi kişiden kişiye değişkenlik gösteren, sonradan çalışılarak oldukça üst seviyelere taşınabilen altı farklı özelliği kastetmektedir. Bu becerilerin gelişimsel olarak 11-12 yaşa kadar geliştirilebildiği kanıtlanmış bir gerçektir. Bu yaştan sonra bu temel becerilerin gelişmesine yönelik çalışmalar maalesef istenen sonuçları ve ayrıca 6-11 yaşlardaki sonuçları verememektedir. Bu nedenle sporcu yetiştilmesinde Kritik Dönem olarak görülmektedir. Bu dönemi bu becerileri geliştirilen çocuk başarılı bir sporcu olacaktır.

      İkincil faktörümüz ise öğrencilerimizin, sportif öğretimi yakalasa bile sportif eğitim alamamasıdır. Sportif Eğitim almayan birey, sporu kazanma ve kaybetmeden ibaret olarak görmektedir. Çünkü sporun kültürünü, sağlıksal boyutunu, olimpik ruhu, kazanınca kaybedince nasıl davranması gerektiğini öğrenememiş olarak, kazanınca şımarık, kaybedince saldırgan bir bireye dönüşmektedir.

      Şimdide birazda sorunların çözümüne yönelik,’’ Bu olumsuzluklar nasıl düzeltilebilir?’’ Sorusuyla karşılaşmaktayız. Öncelikle derhal Spor dersleri konunun uzmanı Beden Eğitimi ve Spor mezunu öğretmenlere devredilmeli, başka alanlardan gelip Beden Eğitime geçen diğer branş mensubu öğretmenler alanlarına döndürülmelidir. Bunun yanında kapsamlı, uzun vadeli başarılara yönelik bir Sportif Eğitim Planı Gençlik Spor Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulmalıdır.

     Yazımı Konfüçyüs’ün bir sözüyle ve Beden Eğitimi Öğretmenlerime önerilerimle sonlandırıyorum. ’’Karanlığa küfredeceğine bir mum yak.’’ der ünlü filozof. Bu mantıkla bu zor duruma rağmen insanları bilinçlendirmeli, çok çalışmalı, daha çok çocuğu eğitmeli ve sporcu yapmalı,  Türk Sporunu hakettiği mertebeye ulaştırarak, başarılı bir Spor Ülkesi yaratmalıyız. Saygılarımla..


       ABDULLAH ÖZTÜRK

Hiç yorum yok