KAOS FUTBOLU ( İZLANDA - TÜRKİYE )


24 kişilik bir kadro belirlendi değil mi? Bu oyuncular, sadece iki maçlığına çağrıldı. Kim belirledi bu oyuncuları, Fatih Terim. Peki, neden mevkilerde devşirme oyuncular var! Cenk, Enes, Mevlüt ve Yunus Mallı'yı ben mi çağırdım? Santrafor değil mi bu adamlar? Çağırdığı oyuncuları yetersiz mi buluyor ki santraforda Emre Mor görev yapıyor? 4-6-0 ile bir karşılaşmaya başlanmaz! Gerek duyulursa, maçın gidişatında strateji değiştirilebilir. Ona lafım yok. Elinde, 'kendi mevkilerinde' başarıyla görev yapacak oyuncular dururken, tuhaf işlere başvurup, etkili silahlarımızı kâh yanlış pozisyonda veya hiç oynatmayarak, üzerine eleştirileri katlıyor hoca. Buna anlam veremiyorum. Bu akşam kadromuz üzerinden bir örnek vereyim; gururumuz Arda Turan, sırf oynasın diye, Rakitic ile rotasyona girdi orta sahada. Ne oldu, gösteremedi performansını ve eleştirildi. Bu sezon sol açık, kanat forvet yani asıl pozisyonunda, neler yapabildiğini gösterdi tüm dünyaya. Futbolda, devşirme oyuncu meselesini asla kabul etmiyorum! Çocukluğundan geldiği güne kadar belli eğitim alıyor oyuncu. Sonra bir teknik adam geliyor, sen burada görev yapacaksın diyor. O oyuncu iyi oynamayınca tepki alıyor. Bu haksızlık! Mecbur kalınmadığı sürece ki bugün her mevkinin alternatifi var, tüm oyuncular alıştığı pozisyonda görev yapmalı...


DENEDİLER VE BULDULAR

Çıkan on bire baktığımda, özellikle ileride bulunan oyuncuların hepsi, bileklerine hakim ve yerden oynamayı seven isimler. Adam eksiltme özellikleri mevcut. Fakat takım boyumuz kısa. İzlanda'nın en tehlikeli silahı yan toplar. Hal böyle olunca, kalemizde şanslı anlar yaşadık henüz ilk dakikalarda. İyi ki oluşan karambollerde istediklerini yapamadılar. Topu rakip ceza sahası etrafında gezdirdiğimizde, heyecanlı dakikalara şahit olduk ama sürmedi fazla. Zaten karşı atak kolladık genelde.

Tercih hatalarımızın ardı arkası kesilmedi hücum bölgesinde. Bir de kalemizi sürekli yokladıklarının farkında değildik sanki. Çoğu oyuncumuzdan daha fazla Volkan Babacan ismini duyduk. Bir üç beşinci deneme derken, üst üste geldi goller. Şunu tekrar dile getireyim; kimse ikinci golde Mehmet Topal'ı suçlamasın! Onu son adam olarak oynatan asıl suçlu...

PLAN YOK!

Bir şekilde iki farklı geriye düşen takım, aynı halde hangi mantıkla ikinci yarıya başlar? Cenk Tosun ve Mevlüt Erdinç hamlelerinin en başta yapılması lazımdı. Ceza sahası oyuncusu olmadan, lehimize nasıl reaksiyon gösterebiliriz? Gerçi fark eden birşey olmaz. Biz kaos futbolu oynuyoruz. Plan yok, oyun düzeni yok, taktik belli değil, belki oyuncular bile bilmiyorlar görevlerini. Bireysel olarak çıkıp, iyi niyetle mücadele etmeye çalışıyorlar. Bir de rakibimize bakın. Hücum ve savunmada nasıl güven veriyorlar. Doğaçlama değil, bilerek yapıyorlar işlerini. Biz gol kaçırmayı bile beceremedik bu akşam. İzlanda kalecisi Halldorsson, kariyerinin en rahat maçlarından birini çıkardı karşımızda. Ukrayna karşısında vazgeçmeyen Milli takımımızdan eser yoktu maalesef...

Kırılgan yapımız, tam tabiriyle takım olmuş, sistemi oturmuş İzlanda'ya, ilk yarıda verdi maçı. Biz bir aydır futbol konuşmuyoruz zaten. Sahada futbol beklemek çok tezat kaçardı bence. Arda-Terim diye birbirini yiyiyor Millet.

Ben gazla oynayan takım istemiyorum! Ukrayna maçını Konya taraftarı sayesinde 'kurtardık' sağolsunlar . Kurtarmak değil, Hollanda önündeki gibi şov lazım bu taraftara. Kalitemizi sahaya yansıtamıyoruz. Çözüm bulamıyoruz; saha dışı badirelerle uğraşmaktan... Saçma sapan sarı kartlar gören oyuncuları görünce hepten kahroluyoruz zaten. Emre Mor'da abilerine benzedi mübarek.

Kaldık iki puanda. Üfleye sızlaya alacağız fikstürü, bir elde kalem, hesap kitap defteri. Allah sonumuzu hayır etsin. Acı bir gün sonunda, yüreklere biraz su serpecek bir skor bekledik. Sonunda daha beter keyif kaçıran bir 90 dakika izledik ne yazık ki.

Hiç yorum yok